Sayın E. Çebi,
29.12.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, herkesin hassasiyet derecesi farklıdır. Bazı insanlar toplum önünde bir yanlış yapacağım, bir hatam olacak diye son derece hassas olurlar. Şimdi böyle bir kimseyi herkesin önünde şurada yanlış yaptın diye hedef göstermek o insanı kırabilir, incitebilir, rencide edebilir. Böyle yapacağımız yerde onlarla beraberken, baş başa iken çok saygılı, çok nezih bir dille durumu söylemek daha iyi olmaz mı? Aman sade bu konuda değil her konuda insanları kırmayalım, incitmeyelim, ürkütmeyelim. Çocukken bizim mahalle bakkalı vardı, Murtaza Efendi. Onun dükkanında sağ tarafta kocaman bir levha vardı. Dörtlüğün sonu şöyle bitiyordu: “Kırma insan kalbini, yapacak ustası yok.” Dükkana girer girmez o levhayı okur, ürperirdim...
Değerli yavrum, hayatta her şey imkanların elverdiği ölçüde olur. dünyanın on büyük romancısından biri olan Maksim Gorki, o kadar fakirdi ki yattığı yerde kitap okuyacak bir lamba bile yoktu. Gorki, bir fırıncının yanında çıraktı. Odun alevlerinin önünde kitaplarını okur, yazılarını yazardı. Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Azmin elinden hiç bir şey kurtulamaz. O pek az, sınırlı zamanı o kadar güzel kullanabilirsin ki asrın en büyük yazarı, en büyük mütefekkiri olabilirsin. Cumhuriyet döneminin en önemli yazarı Cemil Meriç’in çok okumaktan gözleri kapanmıştı. Fakat o hiç yılmadı. Bütün kitaplarını kızı Prof. Ümit Meriç Hanım yazdı. Allah ondan razı olsun.
Hayat böyle yavrum. İsteyiniz verilecektir. Kapıyı çalın açılacaktır...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Kırma insan kalbini, yapacak ustası yok.” Yazan E. Çebi
Cvp: “Kırma insan kalbini, yapacak ustası yok.” Yazan Sabri Tandoğan