Sayın Nilay Hanım,
29.12.2009 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, yazdıklarını tekrar tekrar okudum. Büyük geçmişler olsun. Ama ben sayın materyalist doktorlarlarla aynı fikirde değilim. Öyle hastalıklar gördüm ki en büyük hastanelerin en ünlü profesörleri iyileşemez dedikleri durumlarda hastanın şifa bulduğuna şahit oldum. Biliyorsun Kur’an-ı Kerim’de bir ayet var: “Allah, ol dedi ve oldu. “...Kün fe ye kün. Yasin Suresi-82”. Eğer biz Allah’a ve Resulüne edeple, saygıyla, aşkla yaklaşabilirsek bu ayet insanda da tecelli ediyor. O zaman en büyük otoritelerin bu hasta iyileşmez diye rapor verdikleri kimse iyileşiyor, aslan gibi oluyor ve pırıl pırıl hayata başlıyor.
Değerli yavrum, doktorlar senin elini, ayağını bağlamışlar. Yok şuydu, yok buydu diye. Sen de bu palavralara kanmışsın. Sevgili yarum, bu Allah aşkında öyle iyileştirici bir hassa var ki sendrom, mendrom tanımıyor. Yırtıyor, parçalıyor, perişan ediyor. Sana Ankara Gazi Lisesi’ndeki müzik hocam Faik Canselen’in İleri Marşı’nı söylemek istiyorum:
“Yürü, bu yol şeref, zafer yolu
Karşında bekliyor seni tanyeri
Yürü, atıl, devir karanlığı
Durma yürü, haydi ileri...”
Sevgili yavrum, haydi kalk, baba kız el ele vereceğiz, önümüze çıkan bütün engelleri yeneceğiz. Bugün ne yazık ki tıp materyalist insanların elinde. Her şeyi kitaplara göre izah etmeye çalışıyorlar. Zavallılar bilmiyorlar ki insanda kitapları aşan bir olağanüstü güç var.
Güzel yavrum, şimdilik teyemmümle namazlarını kıl. Ama göreceksin yakında onu da aşacaksın. O doktorların karşısına çıkıp “Sayın doktorlarım, işte iyileşmez dediğiniz hasta aslan gibi karşınızda. Var mısınız bir sucuklu yumurta yemeğe?”
İstediğin an beni telefonla arayabilir, istediğin an mail gönderebilirsin. Baba, kız el ele verelim. Yenemeyeceğimiz güçlük yok, Allah’ın izniyle. Mutlu günler diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Yürü, atıl, devir karanlığı” Yazan Nilay
Cvp: “Yürü, atıl, devir karanlığı” Yazan Sabri Tandoğan