Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 1/1/2010 1:04:48 PM




Çok Sevgili Büyüğüm; Aziz Babacığım ve Çok Kıymetli Dostlar,



İnşallah bu Cuma günü ile başlayan 2010 yılı bizler için de, bütün insanlık için de bir hayır, esenlik, güzellik, barış ve mutluluk yılı olur...




Ve inşallah siz çok değerli büyüğümüz bütün insanlık için bir nur ve ışık kaynağı olarak yepyeni dirilişlere vesile olursunuz...




Gönül dolusu saygı ve sevgilerle selamlıyorum sizleri. Hoşçakalın...




 


Çiğdem Seçkin Gürel


İnsan Yetiştirmek (4)



Siz bir Yunus’u, bir Mevlana’yı, bir Erzurumlu İbrahim Hakkı’yı, bir Hacı Bayram’ı, bir Akşemsettin Hazretleri’ni, bir Ahmet Rıfai Hazretlerini, bir Paşa Dedeyi, bir Hayri Ögüt Hazretleri’ni, münakaşa yaparken, yumruklar sıkılı, dişler kenetlenmiş düşünebilir misiniz? Çocuk eğitimi de aynen öyledir. Bağıra çağıra, vura kıra, söve saya eğitim olmaz. Shakespeare diyor ki, “Aşktan bahsederken yumuşak bir sesle konuşunuz. En güzel aşk terennümleri fısıltıyla söylenenlerdir”. Çocuk eğitimi de öyle. 


Bir gün Resulullah Efendimiz Medine’den bir yakınının ziyaretine gider. Peygamberimiz kapıda görünürken ev halkı çok heyecanlanırlar. Gösterilen olağanüstü sevgi ve saygı tezahürleri, çocukta bir şaşkınlık, bir çekingenlik yaratır. Annenin “Haydi yavrum git, Peygamber Efendimizin elinden öp, duasını al”, ısrarlarına rağmen çocuk bir türlü gidemez; nihayet anne, son çare olarak “Git yavrum, Peygamberimiz sana şeker verecek”, deyince çocuk tıpış tıpış yürümeye başlar. Şeker sözü onu heyecanlandırmıştır. Birden Kainatın Efendisi ayağa kalkar, “Bana biraz müsaade edin”, der ve evden çıkar. Bir saat sonra ter içinde geri döner. Elindeki paketi çocuğa uzatır, “Buyur yavrum” der. Anne baba üzülürler, “Ya Resulullah yorulmuşsunuz, terlemişsiniz, niye zahmet buyurdunuz?”, deyince Peygamberimiz hepimizi yıllarca düşündürecek şu sözü söyler. “Çocuk bana şeker sözünü işitince geldi. Eğer Ben ona istediğini vermeseydim ömür boyu bir daha Bana inanmaz, itimat etmezdi.” Bu sözü her okuyuşumda ürperirim, gözlerim dolar, heyecanlanırım. İnsan ruhu öyle hassas, öyle ince ki, bazen bir insana duyduğunuz büyük sevgi, yapılan bir kabalıkla, hoyratça bir davranışla bir anda renk gibi uçar, duman gibi dağılır, artık hiçbir gayret ve fedakarlık onu geriye iade edemez… Şu dünya bir misafirhane, bizler gelip geçici misafirleriz. Tek istisna olmadan herkese karşı (çocuklarımız da dahil) son derece dikkatli, uyanık ve hassas davranmak zorundayız. Hayatta en büyük cinayet, haksız yere bir insan kalbini kırmaktır. Büyük Yunus:


“Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil.


Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil”



 



diyor. Sayın okurum! Kızınızla ilişkileriniz her an düzelebilir, iyiye, güzele gidebilir; yeter ki mana aleminin büyükleri gibi biz de hayır konuşalım, hayır söyleyelim. Hep hayırlı şeyler düşünüp, hayırlı hayallerin ve duyguların sahibi olalım. Bir Amerikalı pedagog son eserinde “Ey anne babalar, sizlere yalvarıyorum, sizlerden rica ediyorum, ne olur çocuklarınızı eğitmezden evvel kendi kendinizi eğitin” diyor.


Yunus:


“Bir siz dahi sizde görün benim bende gördüğümü.”


diyor. Bütün mesele Allah’tan ve Resul’den kuvvet alarak hergün biraz daha iyiye, doğruya ve güzele gitmek için çalışmak ve Muhammedi bir aşkla yeryüzündeki bir kum tanesinden gök yüzündeki samanyoluna kadar insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, cemadatıyla bütün kainatı kucaklayabilmektir.


Allah’ın ve Resul’ün yolunda olanlara ne mutlu...



SABRİ TANDOĞAN


YENİ MESAJ GAZETESİ


26 Ocak 1998, Pazartesi



 



...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]