Değerli Hocam,
İnsanın bildiklerini uygulaması o kadar zor ki. Sizin talebeniz olarak bu kadar sözlerinizi dinleyip de hiç birini dört dörtlük uygulayamamak beni çok üzüyor. Gene böyle üzgün olduğum bir anda Araf Suresinin 42. Ayeti imdadıma yetişti. “İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.” Bu ayette yer alan “… biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz…” ifadesi yüreğime su serpti.
Evet olmamış hallerim, hatalarım, kusurlarım, eksiklerim pek çok. Yapabileceklerim ise ancak Rabbimin benim için takdir ettikleri ile sınırlı. O ne kadarını benim için dilerse gerçekleştirebileceğim ancak odur. Beni yaratan O’dur. O benim neyi yapmaya muktedir olduğumu herkesten daha iyi bilir ve beni onunla sorumlu tutar. O halde bu noktada benim üzerime düşen vazife hergün biraz daha iyi olmak için çalışmaya devam etmekten başka bir şey değildir. Benim çabam gayretim benim için takdir edilene ulaşmak, olabileceğimin en iyisi olmaktır. Yani bu dünyada bana verilen rol ne ise onu en iyi şekilde oynamaktır.
Değerli Hocam, iş bilmekle anlamakla bitmiyor. İnsanın bildiklerini hal haline getirebilmesi ne kadar da zor. Bu noktada insanda öyle bir inanç, öyle bir kararlılık olmalı ki hiçbir şey ama hiçbir şey onu yıldıramamalı, yolundan döndürememeli. Allah böyle bir inancı bizlere nasip etsin inşallah.
Bu noktada Necm Suresi 39. Ayette geçen “Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur” ifadesini hatırlayınca; hayatta umutsuzluğa yer olmadığını, çalışmalarımızın ve çabalarımızın karşılığını Rabbimizin vereceğini anlıyoruz. O yüzden karşımıza ne zorluk çıkarsa çıksın Rabbimizin çalışmalarımızı karşılıksız bırakmayacağını bilerek umutla, inançla kaldığımız yerden çabalamaya devam etmemiz lazım.
İşte gerçekten yaşamak denen bu değil mi Hocam? Hergün biraz daha iyiye gitmek için çalışmak, çabalamak… Ben bunca yıl gerçekten yaşayabildim mi? Ruhu bedeninde olan her insan acaba gerçekten yaşıyor mudur? Bizleri ölülerden ayıran fark nedir? Demek ki nefsimizi Rabbimizin emrettiği şekilde eğitmeye çalıştığımız, çabaladığımız müddetçe biz gerçek anlamda yaşıyoruz, ışıyoruz, canlanıyoruz. Bu çaba, bu gayret olmadıkça bizim ölülerden ne farkımız var? Bu gayret olmadıkça yaşayan birer ölü değil miyiz?
Değerli Hocam, Allah yürüdüğümüz yolda hepimizi muvaffak eylesin inşallah. Sizi başımızdan eksik etmesin.
En derin sevgi ve saygılarımla, gül ellerinizden öperim.
Kızınız Gül Uçar
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Maneviyat alfabesinin ilk harfi haddini bilmektir Yazan Gül Uçar
Cvp: Maneviyat alfabesinin ilk harfi haddini bilmektir Yazan Sabri Tandoğan