Saygıdeğer Hocam, Hürmet eder ellerinizden öperim.
Efendim, geçen akşam yatsı namazını cemaatle kılmaya niyetlendim. Bunun için Ankara’da Sokullu semtinde bulunan Fatih Camii’ne gittim. Besmele okuyarak camiden içeri girdim. Ayakkabılarımı girişte bulunan rafa yerleştirdim. Yatsı namazının sünnetini kıldıktan sonra müezzinin kamet getirmesi üzerine farz namazını kılmak için Hoca’nın hemen arkasındaki safta yerimi aldım. Bu esnada yanımdaki boş yere biri hışımla geldi ve bir anda dirseğinin darbesiyle neye uğradığımı şaşırdım ve çektiğim acıyla gözümden yaş geldi. Hem acı çekiyor hem de ne tür bir tepki göstermem gerektiğini düşünüyordum. Önce sabrettim. Camii gibi insanların son derece sakin huzurlu sükun içerisinde olması gerekli bir mekanda neden bu kadar sert oluyordu? Kendi kendime düşünmeye başladım…. Allah (C.C)’ın yarattıklarının hiçbiri birbirlerine benzemiyordu, hepsinin farklı özelikleri ve görevleri bulunuyordu. O zaman farklı özellikte insanlar da olacaktı. Böyle sert mizaçlı kişilerinde yaratılmasının mutlaka bir sebebi bulunuyordu. Yaratan şüphesiz ki her şeyi hakkıyla bilendi… Bu ve buna benzer düşünceler hızla aklımdan geçmekteydi. Bu düşüncelerden sonra Mevla’m cevabımı vermiş ve sakinleşmiştim. Huzurla namaza başladım Namaz bittikten sonra içimde yanımdaki kişiye karşı bir yumuşama, sevgi ve saygı hissetmeye başladım. Dualardan sonra camiden çıkmak üzere ayakkabımı almak için ayakkabıların bulunduğu bölüme geldiğimde bana gülümseyerek elini uzatmış bir kişinin geldiğini gördüm. Biraz önce bana dirsek vuran kimse olduğunu fark ettim. Ben de gülümseyerek elimi uzattım ve saygıyla tokalaştık. Ayrılırken içim huzur doluydu. Allaha şükürler olsun…
Sizlerle de paylaşmak istedim.
Saygılarımla