Saygıdeğer Büyüğüm,
yine uzun zamandır okuyamadığım mailleri ve birbirinden şahane, hepsinden ayrı bir ders alınası cevapları okudum. Size sormak istediğim sorularıma bile cevap buldum aralarında. Aslında hepimizin sorunu aynı, aradığımız cevaplar da.
Konferansınıza katılmayı o kadar çok isterdim ki ama malesef uzaklık ve imkanlar buna engel oluyor. Umarım birgün İstanbul’da da bir konferans verirsiniz, bizler de bundan faydalanırız.
Sizlere çok küçük ama çok büyük ders alınası birinden bahsedip yazımı bitiriceğim. Yakın bir akrabam yaklaşık 15 gündür hastahane de ölüm döşeğinde denebilir. Birkaç gün önce onu ziyarete gitmiştim. İyiki de gitmişim. Kendini gördüğümde çok kötü oldum yüzü adeta ölmüş biri suretinde idi . Fakat yaşıyor nefes alıyor arada kendine geldiğinde Allah Peygamber diyordu. Kızlarının anlattığına göre hastahaneye yattığından beri yatağında hiç kıpırdıyamayan ve bir sürü acı çeken bu yaşlı insan namazlarını yattığı yerden bilinci açık olduğunca gözleri ile kılıyormuş. İşaret parmağı hep havada, kelime-i şehadet hep dilinde imiş. Kızlarına Peygamber efendimize sizlerden selam götüreceğim demiş, hatta kendini o hastahane odasında değil sanki çok güzel bir yerde görüyormuş. Bu insan hayatı boyunca çok varlıklı olmasa da zenginden alıp fakire veren, devamlı etrafındaki insanları gözeten, evi sanki adeta bir tekkeyi andıran, Allah dostlarını örnek alan ve evlatlarını da kendi gibi yetiştiren ders alınası biri.
Burdan çıkarılan, nasıl yaşarsan öyle ölürsün, hastayken bile asla ibadet bırakılmamalı, gibi anlamlar çıkardım ben nacizane. Bunları sizlerle paylaşmak istedim. Hürmetle ellerinizden öperim Efendim. Allaha emanet olun. Amin.