Sayın İlknur Hanım,
22.1.2010 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, belki en güzel mailini göndermişsin. Ağaçların, gülün rüzgara karşı direnişlerini o kadar güzel anlatmışsın ki çok beğendim. İçimden tekrar tekrar okumak isteği geçiyor.
Değerli yavrum, gerçekten bizim yaşantımız da öyle değil mi? Yanlız bir nokta beni üzdü. Daha şimdiden işim başlayacak, o çirkef kızı göreceğim diye kendi kendini bir gerilime sokuyorsun. Değerli yavrum, bir pilin artı ve eksi uçları olduğu gibi hayat da öyle. Daima melek İlknur’ların yanında şeytan çirkef kızlar olacak. Nereye gidersen git durum değişmeyecek. Çünkü hayatın kanunu böyle. Resulullah Efendimize de Ebu Lehepler, Ebu Cehiller bulaşmadı mı? Niye gözünde büyütüyorsun? O çirkef kız vazifesini yapacak. Çevresine geberinceye kadar negatiflik aşılayacak. Çünkü görevi bu. Yapılacak iş nedir? O bulaştığı zaman derhal cevabını vermek. Zaten rızkı verenin şirket değil Allah olduğuna inanırsan mesele kendiliğinden halledilir. Nasıl bir köpek seni ısırmak isterse tekme atarak kendini savunursun, değil mi? Eski Türklerde erkek çocuğa doğunca isim verilmezdi. Normalin üstünde bir iş yapınca o durumu isim olarak alırdı. Mesela kendisine saldıran hayvanı uzaklaştırmasıyla ona Ayıboğan, Kurtboğan ismi verilirdi. Şimdi sende alçak, şerefsiz, namussuz, iffetsiz, hayasız, rezil bir kızla farzet ki bir ormanda karşılaştın. İşte şirketteki kız da öyle. Yapacağın iş o iğrenç yaratığı bakışınla, söyleyeceğin bir sözle kendinden uzaklaştırmak olacak. Eğer o kızla düşüp kalkan şerefsiz müdür onun tarafını tutarsa sen de ikinize de lanet olsun deyip işinden ayrılırsın. Allah’a çok şükür kocanın kazancı ikinize de yeter. Bunu problem haline getirecek ne var?
Değerli yavrum, o köpekler daima saldıracaklar, vazifelerini yapacaklar. Sen de onlara hoşt köpek diyeceksin. Mesele bu kadar basit.
Haydi güzel yavrum, hiç üzülme. Gerekirse ben emekli maaşımdan sana yardım ederim. Biz baba-kız el ele vererek hayatın karşımıza çıkardığı her problemi yenebiliriz. Kainatın en büyük şairi Yunus Emre
“Dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar.”
demiyor mu? O halde bize düşen iş nedir?
“Yürü bu yol şeref, zafer yolu
Karşında bekliyor seni tanyeri
Yürü, atıl, devir karanlığı
Durma yürü, haydi ileri”
Benim dünyalar tatlısı, melek yavrum. Seni Allah’a emanet ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Pilin iki ucu var, bir artı, bir eksi; hayat da böyle Yazan İlknur
Cvp: Pilin iki ucu var, bir artı, bir eksi; hayat da böyle Yazan Sabri Tandoğan