Çok sevdiğim Büyüğüm,
Müsaadenizle dün aldığım hayat dersini dostlarla paylaşmak istiyorum.
Bir yolculuk için biletimi alarak otobüse bindim. Biletime göre en öndeki koltuğa oturmam gerekirken, yerime daha önceden gelenlerden birinin oturması üzerine, boş olan en arkaya geçtim. Kimseyi rahatsız etmek istemedim. Arkada, sol tarafımda, 25-30 yaşları arasında biri oturuyordu. Biraz sonra, yanaşması gerekince ağır hareketleri dikkatimi çekti, yanaşırken "ben de ameliyatlıyım da onun için böyle yavaş hareket ediyorum, kusura bakmayın" dedi. "Hayırdır inşallah" diye sordum. "Omurilik" diye cevapladı. Şaşkınlığım arttı.
Bu arkadaş, inşaatta çalışırken, beş metre yükseklikten oturur pozisyonda beton üzerine düşüyor. Omurga eklemlerinden biri kırılıyor, biri de çatlıyor. Ama bereket ki omurilik zedeleniyor, eziliyor, fakat kopmuyor. Ve biraz anlatmaya başladı:
Biz millet olarak genelde biraz bilinçsiz hareket ederiz, ama düştüğüm sırada, Allah'a şükür ki beni kaldırmak için gelenleri kesin bir dille uyarıp, beni kaldırmamalarını söyledim. Ambulans gelinceye kadar bana müdahale etmemelerini söyledim. Şu anda felçli değilsem büyük oranda buna borçluyum. Nitekim ambulans beni hastaneye götürünceye kadar, 1 saatlik yolu 5 saatte aldık. Ambulansın sarsılmaması için yavaşça gittik. Ameliyata alındım, şu an omurgamda platin var. Artık tedavi süreci zamana bağlı. Fizik tedavi görüyorum. Zedelenmenin sebep olduğu bazı sonuçlar var. Mesela topuğumla yürüyebiliyorum ancak, ayak parmaklarımı kesinlikle bükemiyorum. Şuan ayağım ayakkabının içinde sıcaktan pişecekmiş gibi ama aslında buz gibi. Tuvalet ihtiyacım yokken, varmış gibi komut alıyor vücudum. Daha saydı da saydı ve bu arada hayranlığını gizleyemiyor, kıldan daha ince bir sinirin nelere kadir olduğunu hayretle anlatıyor.
Olaya güzel tarafından bakmasını o kadar iyi beceriyor ki:
Allah'ın lütfu işte, sadece bir eklemi kırılarak gelen bir hasta vardı hastanedeyken, felç oldu. Altı eklemi kırık olan birisi yürüyerek gelmiş hastaneye. Takdir işte. Allah'tan benim iki-üç seneye kadar eski halime gelme ihtimalim var. Çok şükür. Bu durumun benim başıma gelmesinde de nice hikmetler var. Allah bilir bu olmasaydı, daha kötü bir durum ile karşılaşabilirdim. Hızır a.s.'ın meselesine benzer bir durum anlatıyor; gemiyi delmesinin aslında ilerideki korsanları bertaraf etmesiyle ilgili olduğu gibi bir mesele. Bu düşme olayı da beni belki daha kötüsünden korudu.
Bunları anlatırken morali, tavrı, üslubu o kadar ümitvar ki, hayret ettikçe ediyorum. Sanki ufak bir yara varmış gibi konuşuyordu vücudunda. Ben olsaydım "Allah'ım neydi günahım" şarkısını söylüyordum yanık yanık. Gülüyor, başka konular konuşurken espiri yapıyor; yani ümitli rolü yapmıyor, gerçekten ümit dolu, sıkı sıkıya bağlı hayata, yaşama isteği ve sevinciyle dolu. Bu arada Hasankeyf civarından geçiyoruz, mağaraları gösteriyor, ne kadar eski ve çok sayıdalar görüyor musun, diyor. Bütün bunları bir yana bırakayım da bir de bu haliyle, 3 saatlik virajlı yolu fizik tedavi almak için katediyor. Çünkü evinin bulunduğu yerde bu hizmeti veren bir hastane yok.
Doğrusu hayran kaldım, Allah razı olsun, benim için güzel bir örnek oldu.
Bu arada biletimde yazılan koltuk en öndeydi, benim yerime başkası oturduğu için rahatsız etmemek için, sesimi çıkarmadan en arkaya geçmiştim. Hasta olan arkadaş da aynı durum ile boş olan en arkaya gelmişti. Böylece de bana bir "hal" örneği; varımız yoğumuz olan sitemize de bir yazı meydana gelmiş oldu. İnşallah.
Hürmetle Ellerinizden öperim.