Sayın "Bir Öğrenci",

27.1.2010 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, düşüncelerinde yerden göğe kadar haklısın. Hiçbir yerini sansür etmeden mailini aynen sitemize koyuyoruz.

Değerli yavrum, senelerce senelerce evveldi. Ankara'da Hacıbayram Camiinde Yuva'lı Hoca vardı. Öyle içten, öyle samimi konuşurdu ki dinleyenlerin gönüllerini fethederdi. Konuşmasını şöyle bitirirdi:

"Ey cemaat, bunları söylemesi goley (kolay), dinlemesi goley, amma velakin iş tatbik itmekte." 

derdi. Nur içinde yatsın. Allah'ın rahmeti, Peygamberin şefaati üzerine olsun. Bizim ilkokulda bir öğretmenimiz vardı. Bize her gün "Aman çocuklar," derdi, "ayakkabınızı boyamadan, üstünüzü başınızı fırçalamadan okula gelmeyin." Şimdi Diyanetin bu merkezi sisteminde de nerdeyse bizim ilkokuldaki öğretmenin konuşması verilecek: "Ey cemaat, sofradan kalkınca ellerinizi yıkayın, dişlerinizi fırçalayın. Cici çocuklar öyle yapar."

Değerli yavrum, şaka bir tarafa öyle bir meseleye değinmişsin ki yüreğim dağlandı. Bütün mesele burada. Hocaefendi camiide vaaz ettiği zaman, hutbe verdiği zaman cemaat camiden çıkarken yepyeni bir hüviyete bürünecek, içleri aşkla, heyecanla dolacak. İslamın güzelliğini, sıcaklığını, ihtişamını bütün hücrelerinde duyacaklar. Sen, böyle bir hocaefendi tanıyorsan lütfen bana haber ver. Gidelim, ellerinden, ayaklarından öpelim, duasını alalım.

Değerli yavrum din bir aşktır, bir heyecandır, bir ürpertidir. Gerçek hocaefendi odur ki yolda yürüdüğü zaman onu görenler Allah'ı hatırlarlar. Ben on beş yaşındayken böyle bir hocaefendi ile tanışmıştım. Konya'nın Ermenek ilçesinden Süfas Camiinin imamı Ömer Efendi Hoca. O mübarek sultan bir ömür boyu bana ışık tuttu, hayatıma renk verdi, güzellik verdi. Nur içinde yatsın. Allah'ın rahmeti, Peygamberin şefaati üzerine olsun. İnşallah bir gün bütün hocalarımız böyle olurlar. Hayatımıza imanın aşkını, sıcaklığını, heyecanını verirler...

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :