Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Ayla Belen Hanım’dan aldığımız sunum
Gönderen : Ayla Belen
Tarih : 2/2/2010 8:44:50 AM


 


Çok kıymetli büyüğüm,


Hayatta tesadüf diye bir şey olmadığını Siz'den öğrendik. Nermin hanımın yazdığı gibi, ben de daha önce okuduğumu sandığım kitaplarınızı, yeniden , önümdeki deftere notlar alarak okuyorum, bir haftadır. Her bir cümlesi, bir kitap, bir hayat olan satırlar.  


29 Ekim'de, İstanbul'a yaptığımız seyahatte, Mısır Çarşı'sından, lale ve kardelen soğanları almıştık. Çiçekçi, bize soğanları bahara kadar, kapalı bir yerde tutmamızı, bahar gelmeden de, toprağa dikmemizi söylemişti. Kardelenin, toprağa dikilip, dışarıda kar görmesini söylemişti. Ama, biz dikemeden soğanlar evde sıcağın etkisiyle sanırım, filiz vermeye başladılar. Biz de onları , saksıya diktik. Yavaş yavaş, yaprakları çıktı. Her sabah onların boylarının uzaması, yapraklarının birbirinin içinden kıvrılarak çıkması, bir bebeğin doğumu kadar heyecan verici.


Ben, bu duygularla lalelerimi beklerken, Gönül Sohbetleri Cilt 2, sayfa 17'deki ''Duygu Eğitimi''konusunu okumuştum bugün.


''Uzun yıllar önceydi. Fransız Kültür Merkezinde bir film seyretmiştim. Kısa metrajlı fimler yarışmasında birinciliği kazanmıştı. Filmin kahramanı yalnız yaşayan bir genç kızdı. Paris'te oturuyordu. Kimsesi yoktu. Ailesini, İkinci Dünya Savaşında bir bombardımanda kaybetmişti. Bir oda, bir mutfak, küçük dairesinde yaşıyor, bir şirkette muhasebeci olarak çalışıyordu. Bir gün usanır, işiyle evi arasında gidip gelmekten, intihar etmeye karar verir. Ayağına büyük bir taş bağlayıp, kendini Saint nehrine atmaya karar verir. Vasiyetnamesini yazar; ''Ölümümden kimse sorumlu değildir. Artık yaşamak istemiyorum”, der.


Evden çıkar, kestirme bir yoldan nehre doğru gider. Yolda bir saksı görür. Birisi atmıştır. İçinde bir merak uyanır. Acaba der, canlı mı, kurudu mu? Küçük saksıyı eline alır, evirir, çevirir. Bir türlü karar veremez. Birden aklından bir düşünce geçer. Gideyim bu saksının toprağını değiştireyim, sulayayım, biraz gübre koyayım, iyileşsin, çiçek açsın, ondan sonra intihar edeyim


Gider, dediklerini yapar, beklemeye koyulur. Gördüğü ilgi çiçeğe hayat verir. Ümitlenir, sevinir kızcağız. Gittiği her yere çiçeği beraberinde götürmeye başlar, yanından ayırmaz. ona büyük bir sevgiyle bağlanır. Bakımını yapar. Bir sabah kalktığında çiçek açtığını görür. Nefis bir kırmızı. Güneş vurmuştur, heyecanlanır. Mutluluk gözyaşları döker. Sonra kalkar, başucundaki, ''Ölümümden kimse sorumlu değildir. '' yazısını alır, yırtar. Ben aptal mıyım der, çiçeğini öper. Film biter. ''


Efendim, Siz'in de devamlı belirttiğiniz gibi, bazen hayatta bir saksı çiçek bile insana nice umutlar, yaşama sevinci verebiliyor. İnsanın, saksıdaki çiçek gibi tüm varlıklara, sevdiklerine özenle bakması, sevmesi gerek. O zaman , hayat  zorluklarıyla, üzerine kar yağan kardelen çiçeği gibi, başını güneşe uzatıp gülümseyecek bizlere. Siz, bizlere yazmış olduğunuz kitaplarla, siteye yazmış olduğunuz yazılarla, sohbetlerinizle içimize mutluluk veriyorsunuz, hayat yolunda yalnız olmadığımızı hissettiriyorsunuz.


En son, Başkent Televizyonunda yapmış olduğunuz şiir ile maneviyat sohbetinizi dinlemek için, saat kurmuştum. Son günlerde sabah namazını vaktinde kılamıyordum. O kurulan saatle, eski günlere geri döndüm çok şükür. Her zaman kalbimizdesiniz. Bizler için hava gibi, su gibi  hayat veren büyüğümüz olarak, Allah'ım Siz'e sağlıklı, uzun ömürler versin, efendim. Ellerinizden , hürmetle öpüyorum. Ayla Belen.


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]