Sayın Nilay Hanım,

4.2.2010 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, sorun tekrar ediyor.Aynı şeyi yine soruyorsun. Niye bu bok karıya bu kadar değer veriyorsun? O şerefsizin birisi. Onu defterinden sil. Öbür arkadaşlarınla medenice, efendice, Müslümanca konuş. O şerefsiz kadın hakkında onlara hiçbir şey söyleme. Ötesini de fazla kurcalama. Ne düşünürlerse düşünürler, ne yaparlarsa yaparlar. Konuşmalarında gıybet yoksa o bok karıdan bahis açılmıyorsa, daima “Ya hayır söyleyip yahut susuyorsan” ötesini düşünme. Niye o yaratığa bu kadar değer veriyorsun? Sartre, “Başkaları cehennemdir” diyor. Lütfen kendi dünyanı yaşa. Beni de sevmeyen, beğenmeyen, benden hoşlanmayan bazı insanlar var. Niye bunu kendime dert edeyim? “Onlarda,” diyorum “zerre kadar akıl olsa beni baştacı ederler.” Bırakıyorum onları, “saldım çayıra, Mevlam kayıra”.

Lütfen yavrum, bir daha bana böyle rahatsız edici sorular sorma. Kendi dünyanı yaşa. Bir dünya kur kendine. İçine tükür başkalarının. Ne derlerse desinler. Heladaki boktan temiz koku beklenir mi? Gayet tabi leş gibi kokusunu salacak, tabiatının gereği. Bazı insanlar da böyle. Niye bunları gözünde büyütüp kendine dert ediyorsun? Sen, temiz misin, dürüst müsün, duyguların arınmış mı, Hak yolda mısın, bütün boş zamanlarını güzelliklerle değerlendiriyor musun (din, tasavvuf, felsefe, şiir, edebiyat, müzik, resim, tabiat güzellikleri, ağaçlar, çiçekler kuşlar, kelebekler ) ona bak sen. Dünyanı güzelliklerle bezediğin zaman bu gözünde büyüttüğün it oğlu itlerin kaybolduğunu göreceksin. Hakkında şunu bunu konuşurlar diye niye korkuyorsun? Sen tertemiz, pırıl pırıl, melek gibi bir evlatsın. Allah’ın müsaadesi olmadıkça kimse sana kötülük yapamaz. Yapan, yapacak olan belasını bulur.

Anlaştık mı yavrum? Söyleyeceklerim bu kadar.

Lütfen kendi dünyanı yaşa...

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :