Sayın Sibel Hanım,
7.2.2010 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, bir müsait zamanında annenle baş başa otur, “Anneciğim, Allah şahittir ki ben seni çok seviyorum. Benim için hayatta en kıymetli varlık sensin. Senin için hayatta yapamayacağım hiçbir şey yok. Sen, dünyadaki annelerin en iyisisin. Acaba benim bir hatam mı oluyor, sana karşı hürmette kusur mu ediyorum, canım anneciğim, bana lütfen söyler misin?” deyip söze başla. Sohbet kapısını aç. İki ihtimal var, ya kursağındaki neyse onu açığa çıkaracak veya samimiyetsizlik yapıp riyakarlık yapıp “Yok öyle bir şey, nerden çıkarıyorsun?” diyecek. Ondan sonra sen de annenin aldığı tavra göre kendini ayarla. Eğer yine firavunluğu devam ediyorsa “Bak anne” dersin, “ben Allah’ın huzurunda sana kalbimi açtım. Bir hatam, bir kusurum var mı dedim, sen yok dedin. Ama her vesileyle içindeki zehri kusuyorsun. Ben buna tahammül edemem. Buna devam ettiğin takdirde aramızdaki her şey biter. Selam, sabah sona erer. Eğer bir hatam varsa mertçe söyle. Eğer bir hatam yoksa bu firavunluğu sana yaptırmam...”
İşte böyle yavrum. Benim görüşüm bu. Beğenirsin, beğenmezsin, kabul edersin, etmezsin. Artık karar senin. Lütfen kesin kararını al, öyle ikide birde annem şöyle, annem böyle diye edebiyat yapma.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Bütün firavunlara paydos Yazan Sibel
Cvp: Bütün firavunlara paydos Yazan Sabri Tandoğan