Çok sevdiğim Büyüğüm,
Müsaadenizle,
Antalya gezisi sırasında tanıdığım mübarek bir zattan bahsetmek istiyorum. Ali amca. Antalya’nın en batısından, merkeze doğru yolculuk halindeyim. Önümde altı saatlik bir yol var. Otobüs ekibi, 30’lu yaşlarda genç bir şoför ile 50’li yaşlarda muavinlik yapan Ali amcadan müteşekkil.
Bu küçük otobüs, Antalya merkeze ulaşıncaya kadar geçtiği her ilçe/köy yerleşim yerinden yolcu alıp indiren bir hatta çalışıyor. Dikkatimi çeken, her yolcu indirip bindirme işleminde, muavin olan Ali amca, çok dikkatli bir şekilde işini yapıyordu. Yolcular ile ilişkilerinde dikkat ettim, muazzam bir yumuşak huyluluk hüküm sürüyordu. Biri ineceği zaman, “tabii” diyordu. Bagajım da var dediğinde “hayhay efendim” diyordu. Buraya kadar yazdıklarım normal kabul edilebilir. Asıl beni şaşırtan, bir şekilde sohbet nasip olunca öğrendiklerimdi. Konu döndü dolaştı ve şöyle söyledi Ali amca:
Bu işe başladığım zaman hiçbir şeyim yoktu. Allah’a şükür, şuanda trilyonluk malım var. Ben istemedim, Allah verdi. Bunu da iki şeye borçluyum.
1-İnsanlara iyi davranmak, kalp kırmamak.
2-İyi niyetli olmak.
Şaşkınlığım daha da arttı. Meğer yolculuk yaptığım otobüs Ali amcanınmış. Buna rağmen, mağrur beyler gibi “ben şu kadar mal sahibiyim, bu işi yapar mıyım?” demiyordu. Hal diliyle şunları söylüyor gibiydi: “Yokluk zamanımda Allah beni bu işle doyurdu, varlık zamanımda bu işi kendime layık görmezsem nankörlük etmiş olurum”.
Ali amcanın sahip olduğunun onda birine bile sahip olsa, “bu bana göre olur mu” diyecek birçok insan gösterebilirim. Allah sadık olanlardan razı olsun! Bana da böyle olmayı nasip etsin.
Efendim, yazı çok uzamasın diye, Ali amcanın anlattığı fevkalade önemli bir örneği sonraya bırakıyorum.
Hürmetle Ellerinizden öperim.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Örnek insanlar Yazan Sami Melih
Cvp: Örnek insanlar Yazan Sabri Tandoğan