18 02 2010
Çok Değerli Büyüğüm; Yine kıymetli yazılarınızdan birini site mensubu güzel kardeşlerimle,musade ederseniz paylaşmak istiyorum. Hep birlikte hayatımızda uygulayabiliriz inşallah... En derin saygılarımla ellerinizden öperim.
GÖNÜL SOHBETLERİ Cilt 3 Sayfa 109
Küçüktür, basittir, önemsizdir diye yola çıkan insanlar hiçbir zaman iyiye, doğruya, güzele ulaşamazlar, en büyük ağacın başlangıcı bir minicik tohumdur. Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal koca bir atı... Sibirya’da sürgünde iken uyuz bir köpekle, kanadı kırılmış bir kartal Dostoyevski’nin en yakın dostlarıydı. Karanlıkta kalan insan, titrek bir mum ışığı arar. Bir şey bulunmadığında ya da az bulunduğunda, kıymeti daha çok anlaşılır. Yokluğunda bir dilim kuru ekmek, bir bardak su kâinat çapında önem kazanır. 1898 yılında doktor William Gogas mecbur kalınca, bir kavanoz dolusu ateş böceğinin ışığından yararlanarak bir askeri ameliyat etmişti. Ödev, içinde bulunduğumuz anın bizden istediği şeydir. Ne kadar güçsüz de olsak yine de yapabileceğimiz bir iyilik mutlaka vardır. Bir iş özenle, itina ile, saygı ve aşk ile yapılırsa, dağ başında bile olsa, insanlar o kimseyi arar bulurlar. Böyle yapılan iş ile insanlar değer kazanırlar. Kendi gözlerinde büyürler. Hayatta en acı olay, işini baştan savma yaparak, kendi gözünde küçülen insanın hâlidir.
İnsanlar, küçük, basit şey yoktur, her şey önemlidir, kavramına ulaşmadıkça asla huzuru, mutluluğu, manevî güzelliği bulamazlar. Nice büyük, dağ gibi servetler, küçük israflarla eriyiverir. Ufacık bir alev bir ormanı yok edebilir. Bir tek sivrisinek bir insana geceyi zehir etmeye yeter. Kaleyi fethetmek için, küçük bir menfez yeter. Yumuşak bir ses tonu, sıcak bir bakış, bazen bir insanı hidayete götürebilir. Kaba bir hareketin, saygısızca bir davranışın bir insanın kalbini kilitlediği çok görülmüştür. Sonu bazen çok acı sonuçlar doğuracak bir kavgayı, çoğu zaman bir küçük söz başlatır. Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez. Bazen en büyük öfkeyi, dostça bir gülümseyiş söndürüverir. Kalbin kilidinin açılış ve kapanışı öyle minicik sebeplerle olur ki... Öylesine hassas ki insan kalbi. Bir tek kırıcı bir söz, gün gelmiş nice insanları mahva götürmüştür. Kâinatın Efendisi ne güzel buyuruyor, “Ya hayır söyle, yahut sus...” Bir tek bu hadisi bile günlük hayatlarında uygulayanlar için ne büyük manevî fetihler vardır. Bir küçük ihmal, bir aceleci davranış insana nice fırsatları kaçırtabilir, nice başarılara engel olabilir. Kaybımız ve kazancımız hep küçük şeyler yüzünden oluyor. Sevap ve günahı eşit olan insanın yapacağı bir iyilik, bu eşitliği bozar. Resûlullah Efendimiz, “Elinde bir hurma fidanı varsa, kıyamet kopuyor da olsa onu hemen dik” buyuruyor.
Ruhta denge öyle hassas bir terazi ile kurulmuş ki, bir olumsuz tavır, bir saygısız davranış, öfke ile söylenmiş bir söz, alaycı bir bakış, bu dengeyi aniden bozuverir. İşlerin hayırlısı vasat olanıdır. Her şeyin ifrâtı zararlıdır. Her şey ince bir hesap üstüne kuruludur. Huzur içte sağlanan dengenin meyvesidir. Bir gram atom, parçalandığı zaman, üç bin ton kömürün yanması sırasında verdiği enerjiyi verir. Bir küçük fidan, yumuşak kökleriyle toprağı, bazen kayayı deler geçer.
SABRİ TANDOĞAN
GÖNÜL SOHBETLERİ