Sayın Ayşe Hanım,
19.2.2010 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, kusura bakma özentiler içindesin. Senin Nişantaşlı züppe bir kolejli kızdan ne farkın var? Sen iki çocuk sahibi bir annesin. Akşam çocuklarınla başbaşa kalacaksın. Onlarla konuşacaksın. Onlarla beraber kitap okuyacaksın. Annemin yaptığı gibi onlara şiir okuyup, edebiyat sevgisini kazandıracaksın. Onlarla beraber meyve yeyip, güzel güzel Peygamberlerin hayatından, velilerin hayatından bahsedeceksin. Ne demek gece vakti iki arkadaşınla sokakta dedikodu yaparak yürümek? Doğrusu fevkalade üzüldüm. O delinin karşına çıkmasında ilahi bir hikmet var. O deli sana diyor ki “Asıl deli olan sensin. Çocuklarını terk edip akşam vakti böyle sokak serserileri gibi geziyorsun. Bu bir hanımefendiye yakışır mı? Sen, sorumlulukları olan bir insansın..."
Biliyorum, bu satırları okuyunca bana kızacaksın. Belki sövüp, hakaret edeceksin. Ama ben bunları yazmaya mecburum. Yazmazsam yarın Allah’ın huzuruna çıktığum zaman hesabını nasıl veririm? Artık karar senin.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Söyleyene bakma, söyletene bak Yazan Ayşe
Cvp: Söyleyene bakma, söyletene bak Yazan Sabri Tandoğan