Sevgili Sabri Babam,
Öncelikle Allah şifalar versin diyor, Sizin, Çiğdem ablanın ve tüm gönül dostlarımın Kandilini kutluyor, büyüklerimin ellerinden küçüklerimin de gözlerinden öpüyorum.
Bu mübarek günde izninizle dost kimdir sohbetinizi anarak aşağıdaki yazıyı paylaşmak istiyorum.
Peygamber Efendimiz ( sav ) şöyle buyuruyor:
“Her hangi bir kimse ölüp, ruhu bedenini terk edince şöyle bir ses gelir:
Sen mi dünyayı bıraktın yoksa dünya seni mi?
Sen mi dünyayı topladın, yoksa dünya seni mi?
Sen mi dünyayı öldürdün, yoksa dünya seni mi?
Yıkanmak üzere teneşire konulduğu zaman üç defa üst üste şöyle bir ses gelir:
Kuvvetli bir bedenin vardı. Onu bu derece zayıf düşüren nedir?
Çok tatlı bir dilin vardı. Çok güzel konuşuyordun. Seni kim susturdu?
Kaç tane sevdiğin, dünya dostların vardı? Hani, şimdi onlar neredeler, seni niçin böyle yalnız bıraktılar?Kefene sarıldığın zaman şöyle bir ses gelir:
Harçlıksız, azıksız uzun yola çıkılır mı?
Geri dönülmeyecek çok uzun bir yola çıktığını biliyor musun?
Yılan, çıyanlı dolu kabir evini, cennet bahçesine çevirdin mi?
Tabut içine yerleştirilince şöyle bir ses gelir:
Ey ahiret yolcusu! Eğer ALLAH’IN rızasını kazandın da bu yola çıktınsa, müjdeler olsun sana, Yok eğer O’nun öfkesini kazandın da öyle bu yola çıktınsa, yazıklar olsun sana.
Tabut kabrin kenarına konulduğunda bir ses gelir:
“Ey insanoğlu! Dünyada iken şimdi yerleşeceğin bir kabir evin içi ne hazırlık yaptın? Bu karanlık yer için ışık getirdin mi?
Yatakları beğenmeyen sen, bu çıplak halinle burada nasıl yatacaksın?”
Kabre yerleştirilince yine bir ses gelir:
Ey insanoğlu! Üzerimde güler eğlenirdin. Şimdi ise karnımda ağlıyorsun, üzerimde bülbüller gibi konuşuyordun. Şimdi karnımda susuyorsun.
Defin işi bitip, halk kabristanı terk ederek ayrıldıktan sonra Yüce ALLAH’TAN bir nida gelir:
“Ey benim kulum! Yalnız kaldın. Seni bu karanlık yerde eşin dostun terk edip gittiler. Hâlbuki bunlar senin yakınların ve DOSTLARIN idiler. Bu duruma gelmemen için hiç birisinin bir yararı olmadı. Sen ise benim emirlerime hep karşı geliyordun. Yapılan öğütleri dinlemiyordun. Şimdi ise gerçeklerle yüz yüzesin.
Sadi gülistan’ında der ki:
“Bir tümseğin üzerinde otla bağlanmış birkaç demet taze gül gördüm. ‘Bu değersiz ot ne oluyor ki gül ile birlikte bulunuyor?’ dedim.
Ot ağladı ve şöyle dedi:
‘Sus!
Kerem sahipleri arkadaşlığı unutur mu! Her ne kadar güzelliğim, rengim, kokum yoksa da nihayet ben de bu güllerin bittiği bahçenin otu değil miyim?’”
...
Babam, tefsiri okumaya başladım. Ancak sizin de dediğiniz gibi çok yavaş ve sindirerek gitmek istiyorum. İnşaallah Allah sağlıkla bitirmeyi ve onun yolunda olmayı nasip eder. Peygamberimiz (S.A.V.) ve siz Gül Babamızın gül bahçenizin otları olmayı Yüce Allah'ım bana ve tüm isteyenlere nasip etsin. Dualarınızı eksik etmeseniz sevinirim. Allah'a emanet olunuz ellerinizden öpüyorum.