Çok kıymetli büyüğüm, bugün Çiğdem kardeşimizin Siz'in yazınızı ve Serenad şiirini eklemesi, bir akşamüstü (7.6.2007 tarihinde) Turunç Restoranının cam penceresinden akşam karanlığında evlerine koşuşturan insanların telaşı üzerine, yine Ahmet Muhip Dranas'dan okuduğunuz bir şiiri getirdi aklıma:
Adamlar
Sönmüş saçlarında son damla ışık
Bir düşün içinde gibi her akşam
Ve yüzleri duman kadar dağınık
Geçer bu sokaktan binlerce adam
Umut, gözlerinde ölü bir bakış
Çığlık, bir bükülüş dudaklarında
Bulamadıkları nedir ki yaz, kış
Dolaşırlar şehrin sokaklarında
Sanki yalvaran bir duadır onlar
Bu nehir, bu nehir her akşam akar
Derinden ruhları çağıran sese.
Efendim, ''Bulamadıkları nedir ki yaz kış, dolaşırlar şehrin sokaklarında.'' diye vurgu yapmıştınız. Hepimizin bu hayat koşturmasında asıl aradığımızın Allah olduğunu anlatmıştınız. Ben her akşamüstü karanlık çöktüğünde, insanlar koşuştururken hep o günü hatırlarım. Bize öğrettikleriniz, hissettirdikleriniz, düşünmeye sevk ettiğiniz için Siz'e şükran borçluyuz. Ellerinizden hürmetle öpüyorum.
Ayla Belen.
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Sevmek, devam eden en güzel huyum” Yazan Ayla Belen
Cvp: “Sevmek, devam eden en güzel huyum” Yazan Sabri Tandoğan