Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Nermin Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Nermin
Tarih : 3/4/2010 11:56:08 AM


 


Gönül Sohbetleri - Cilt VI                                                                         


Sabri Tandoğan






     Seyahatler ve İnsana Kazandırdıkları


Beş yaşında bir çocuktum. Bir komşu teyze misafir gelmişti. Annemle sohbet ediyorlardı, ben önümdeki oyuncakla oynuyor, hem de komşu teyzeyi dinliyordum. Bir söz dikkatimi çekti: “Çok okuyan değil, çok gezen bilir.” Günlerce bu sözü düşündüm. Yıllar geçti, hâlâ zaman zaman düşünürüm. Birçok hakikatleri fısıldıyor kulağıma. Gezmek, görmek, görebilmek, müşahede edebilmek, hayata ve insanlara ait birtakım sırları yakalamak. Seyahat etmek çok heyecan verici bir olay, bir nevi hayat ki­tabını okuyabilmek. Allah nasip etti, yurtiçinde ve yurtdışında pek çok yerler gezdim, gördüm; hâlâ da büyük heyecanlar du­yarım yolculuklar için. Her gezi bana bir sırrın ifşası gibi gelir. Ürperir, heyecanlanır, düşünürüm. Günümüzde turizm denilin­ce, sanki gezmek, görmek, yalnız denize gitmek, deniz hayatını yaşamak gibi bir izlenim bırakıyor pek çok insanın kafasında. Güneşin karşısında mütemadiyen kızarmak, sonra da bayılmak derecesinde bunalıp, daralıp denize atlamak. Turizm acente­lerinin reklâmlarında olay hep böyle gösteriliyor. Oysa gerçek durum ne kadar farklı, ne kadar başka. Yeni bir şehir, yeni bir ülke görmek, yeni insanlar tanımak, yeni örf ve âdetler, yaşama üslûpları görmek ne kadar ürpertici bir olay. İnsan ki, kâinatın bütün sırlarının içinde gömülü olduğu yüce varlık... Onu tanı­mak, onu anlamaya çalışmak kadar heyecan verici ne olabilir? Ülkeler değişiyor, insanlar değişiyor, onların hayata bakış açıları değişiyor, varoluşun anlamına getirdikleri bakış açıları değişiyor. Hayatta insanı bu kadar etkileyen başka neler olabilir? Bazı ülkelerde öyle tipler görüyorsunuz ki, sizin günlük yaşamınızda onları görebilme imkânı yok, bulabilme imkânı yok. Onlar bazen bir ömür boyu bilinçaltında kalıyor, sizi etkiliyor. Yerine göre bir jest, bir bakış, bir tebessüm mânâ âleminizde ölümsüzleşiyor. Sanki onlar sizin içinizde yaşıyorlar. Bu kazancın boyutları dur­maksızın yenileniyor. Bazen trende, arabayla geçerken gördü­ğünüz bir ev, o evin bir perdesi, o evin bahçesindeki çiçekler sizi yepyeni güzelliklere götürüyorlar. Bir kimse Louvre Müzesi’ni gezdikten sonra, yaşamına yepyeni boyutlar katılmıyorsa ne denilebilir? Hayat alabildiğine zengin, ihtişam dolu, pırıl pırıl önümüzde uzanıyorken, onun güzelliklerine bigâne kalmak, omuz silkmek, bana ne demek, umurumda bile değil demek ne ile izah edilebilir?


İnsanoğlu bugün var, yarın yok; hayat öylesine kısa ki, halk şairi ne güzel söylüyor: “Dünya bir penceredir, her gelen bak­tı geçti.” Önemli olan, o bakışın güzel, derin, anlamlı olabil­mesi. Güzellikler önümüzde bizi bekliyor, hadi gel diyor, ne du­ruyorsun diyor. İnsan hayatını öyle canlı, öyle renkli, öyle güzel yaşamalı ki, baştan sona ihtişam içinde geçebilmeli. Güzel­liklerle dolmalı, sevgilerle dolmalı. İnsan hayata bakarken; “Se­viyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden” diyebilmeli. Yunus Emre gibi; “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kal­maz diyebilmeli.


Sabri Tandoğan 


                                                                   4 03 2010


         Çok Değerli Büyüğüm;


Sonsuz sevgi ve en derin saygılarımla ellerinizden öpüyorum.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]