Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Nigar Torunoğlu Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Nigar Torunoğlu
Tarih : 3/10/2010 9:56:54 AM


 


      SAYGIDEĞER SABRİ TANDOĞAN BÜYÜĞÜMÜZ,


    *


      UD RESİTALİNDE SİZLERLE TANIŞMAK ÖZELLİKLE ÇİĞDEM ÇİÇEĞİ KADAR GÜZEL HOCAMIZIN SİZE OLAN SAYGISINI GÖRMEK MUTLULUK KAYNAĞI. HEYECANDAN YAZI YAZAMIYORUM ŞU ANDA.


    *


      DAHA ÖNCE YAZDIĞIM BİR YAZIYI ÖNEMLE OKUDUĞUM SİTENİZE GÖNDERMEK İSTİYORUM. SEÇİLİP OKUNAN YAZILAR ARASINDA OLMASI DİLEĞİYLE. . .


    *


       SİZE VE ÇİĞDEM HOCAMIZA SEVGİ DOLU SAYGILAR


HAKİKİ SES


 


    İnsan, teybe kaydedilmiş kendi sesini dinlerken hayli şaşırır. Hatta o sesin kendisine ait olmadığını bile söyleyebilir. Halbuki bir başkasının sesi teypten dinlenirken normal konuşma sesi ile bir fark duyulmaz. Ses havada gözle görülmeyen dalgalar halinde yayılır. Bu dalgalar kulağımıza girip orta kulağımızdaki kemikleri titreştirdiklerinde beyne giden sinyaller vasıtasıyla o sesi duymuş oluruz. İnsanın kendi sesi kendisi için özeldir. Sizin dışınızdaki herkes sesinizi sizin duyduğunuzdan daha farklı duyarlar. çünkü onlar sizin ağzınızdan çıkıp, havada ilerleyip kulaklarına gelen sesi duyarlar ama siz kendi sesinizi iki farklı yoldan işitirsiniz. Bir taraftan ağzınızdan çıkan ses havada yol alıp, diğer insanlara ulaştığı gibi kendi kulağınıza ulaşır. Diğer taraftan da başın içinden, kemiklerden, kaslardan geçerek içerden kulaklarınıza ulaşır. Beyin bu iki farklı yerden gelen bilgileri birleştirir ve siz kendi sesinizi duyarsınız.


    Teypteki sesiniz ise kulaklarınıza diğer insanlara ulaştığı gibi havadan ulaşır. Aslında o sizin, herkesin tanıdığı hakiki sesinizdir ama size yabancı gelir. Kafanızın içinden gelen sesi daha iyi duyabilmek için iki kulağınızı sıkı sıkıya kapatın ve konuşun. Duyduğunuz ses aşina olduğunuz sesinizin kafanızın içinden geçip gelen kısmıdır.


      Bu bilgiler sesin fiziksel boyutudur. Peygamberimiz (S. A. V. ) güzel sese değer vermiştir. Peygamber Efendimiz müezzini Bilal-i Habeşi için "Onun gibi ezan okuyan bu dünyaya gelmemiştir." demiştir. Peygamberimizin vefatından sonra Bilal-i Habeşi, ayrılık acısına tahammül edemez olmuş, bir daha ezan okumamıştır.


     İnsan sesi Cenab-ı Hakkın bizlere sunduğu en muhteşem hediyelerden biridir. Her canlının sesi birbirinden farklıdır. Hatta hayvanlar dünyasına baktığımızda türleri aynı olanların sesi birbirinden farklıdır. Örneğin her bir horozun sesi farklıdır. Doğanın sesleri aynı bir orkestra etkisi uyandırmaktadır.


         Muhabbet esnasında, ses tonu itidallidir. Cenab-ı Hak Kuran'da bu konuyu, Hz. Lokman'ın oğluna verdiği bir öğüdü bildirerek hatırlatmıştır: “Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir. (Lokman Suresi, 19)


          İnsanı insanca hareket ettiren özelliklerden en önde geleni sestir. Ses kişinin ruhsal ve zeka ile ilgili özelliklerini sonsuz imkanları ile ortaya koyar. Sokrates kişileri sesleri ile değerlendirirdi. "Konuş; kim olduğunu, ne olduğunu söyleyeyim. "


Ses, aşkı, sevinci kolayca ortaya koyar. Yerinde kullanılan kelime bir de istenen ses tonuna haiz olursa daha etkili olur. O nedenle velilerin sesleri huşu içinde dinlenir.


          Bu şiirler ile Dostlara selam.


        


Dinle Ney'den. . .


Mevlana


Dinle ney’den duy neler söyler sana,


Sızlanır hep ayrılıklardan yana:


Kestiler sazlık içinden, der, beni;


Dinler, ağlar: Hem kadın, hem er beni.


Göğsü, göz göz ayrılık delsin de bir,


Sen o gün benden işit özlem nedir.


Her kim aslından uzak düşsün: Arar;


“Asl” a dönmekçin bir uygun gün arar.


Dost’a kâh yoldaş olup, kâh düşmana,


İnleyip sesler duyurdum her yana.


Dost olur –zannınca- her insan bana,


Sırlarım gel gör ki meçhûldür ona.


Sırlarım olmaz iniltimden uzak,


Her göz etmez fark, işitmez her kulak.


Saklı olmaz birbirinden can ve ten,


Cânı görmekçin izin yok bil ki sen!


Bir ateştir, yel değildir ney sesi;


Kim ateşsizdir: Yok olsun böylesi.


Sevgiden ağlar eğer ağlarsa ney.


Sevgiden çağlar eğer çağlarsa mey.


Ney o şeydir: Perde yırtıp perdesi,


Dost edinmiş dosta hasret herkesi.


Hem devâdır ney denen şey hem zehir,


Bir bulunmaz arkadaştır: Hem fikir,


Anlatır ney: Aşkı Mecnûn’un nedir,


Kanlı bir yoldan haber vermektedir.


Müşteri ancak kulak: Söz satsa dil,


Ancak âşık akla mahrem, böyle bil!


Derdimizden gün zamansız dolmada,


Her yanış, bir günle yoldaş olmada.


“Geçti gün!” der, etmeyiz yersiz keder;


Var ol, ey sen tertemiz insan yeter!


Kandı her varlık: Balık kanmaz suya,


Rızk eğer eksikse: Gün dolsun mu ya!


Anlamaz olgun adamdan, ham adam;


Söz hem az hem öz gerektir vesselâm.


Sema-ı Mevlana


(Şairin Om Mani Padme Hum adlı Eserinden )


Tennure giymiş ağaçlar


aşk niyâz eder


mevlânâ


içimdeki nigâr


başka bir nigârdır


içimdeki sema’a


nece yıldızlar akar


ben dönerim


gökler döner


benzimde güller açar


güneşli bahçelerde ağaçlar


halaka-ssemâvâti- vel’ard’h


yılanlar ney havalarını dinler


tennure giymiş ağaçlarda


çemen çocukları mahmur


câaan


seni çağırıyorlar


yolunu kaybeden güneşlere


bakıp gülümserim


ben uçarım


gökler uçar


---


“Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. ” Platon


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]