Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 3/12/2010 10:56:14 AM



 


Muhterem Büyüğümüz ve Çok Değerli Gönül Dostlarımız,


Hepinize rahmet dolu, bereket dolu bir cuma sabahında yeniden merhaba diyebilmek ne güzel...


 


Efendim, bugün 12 Mart: İstiklal Marşımızın kabul günü. Nur içinde yatsın, büyük şair Mehmet Akif Ersoy, bir taraftan bütün mütevâziliğiyle böylesine muhteşem bir eseri bizlere armağan ederken bakın bir taraftan da neler düşünüyordu:


 


“Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,


Günler şu heyûlâyı da, er geç, silecektir.


Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma,


Sessiz yaşadım, kim, beni, nerden bilecektir?”


 


 


Anlaşılan o ki bu mübarek insan, bir gün unutulacağı hissine kapılmıştı amma bugün bizler;  “Gönül Sohbetleri Ailesi” nin çok değerli üyeleri, onun aziz hatırasını bir kez daha yâd ederek rahmetle analım ve onun mümtaz ruhu için Fatihalar gönderelim. Umulur ki bu şekilde onu pek çok memnun etmiş ve hayır dualarını almış oluruz...


 


Efendim, dilerseniz bugün de yolculuğumuzu kaldığımız yerden, Sayın Büyüğümüzün pazartesi günü ilk bölümünü paylaştığımız makalesinin ikinci bölümünden sürdürelim...


 


Bütün günlerimizin mutluluk ve güzelliklerle, en güzel duygular ve hayırlı çalışmalarla dolması niyazı, selam, saygı ve sevgilerin en içten geleniyle...


 


Allah’a emanet olunuz.


 


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


Edep ve İncelik -2-


Bazen, otuz yıl, kırk yıl önce söylediğimiz bir sözün, yaptığımız bir hareketin karşılığını, aradan bunca yıl geçtikten sonra karşımızda görüveriyoruz. Her şey çok ince, çok derin nedenlerle birbirine bağlı. Göremiyorsak kabahat bizim. Aşık Veysel, “Yumma gözün kör gibi.” der. Mesele, her şeyin yerini, değerini, rolünü kavramada. Görevini iyi yapan, aşkla yapan her insan büyüktür, saygıya değerdir. Huzur, içte sağlanan dengenin meyvesidir. Bu denge üzerinde büyük, yücelir ruh. Damlayan sular, bazen mermeri bile deler. “Bir damla suyun denize faydası vardır.” der Mevlânâ. Bazen bir damla su kayanın içine girer. Donar. Kayayı çatlatır. Buhara dönüşür, en güçlü motorları çalıştırır.


Her şey küçük başlangıçlarla olur. Dağ diye gördüğümüz birleşen atomlardır. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, tedavi edecek insanların kendileri de tedaviye muhtaç. Bir Allah dostuna sormuşlar, “Efendim, insanın başına gelecek en büyük felaket nedir?” Cevabı şu olmuş, “Gözleri olduğu halde görmemek.”. Çünkü gözlerimiz çirkinlikleri değil, güzellikleri görmek için yaratıldı. Unutmayalım, ancak sevgiyle, saygıyla, edeple bakan gözler güzelliği bulabilir. Sevgi, temiz ruhların içinde, çiçeğin üstündeki bir çiğ damlası gibidir. O sevgiye ulaşabilmek için, pek çok şeye tahammül etmeyi bilmek lazımdır. Yusuf’un kuyusunda çile çekmeyenler Mısıra sultan olamazlar. Nefsine ağır gelen durumlara katlanamayanlar hiçbir zaman tekâmül edemezler. Hz. Ali, ““Ben Rabbimi arzularımın olmaması ile bildim.” buyuruyor. Bugün bizi üzen bazı durumların yarın bize huzur, mutluluk getirmeyeceği ne malûm? Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir surette zulmetmez. Fakat, insanlar kendi kendilerine zulmederler. Hiç kimsenin hayatı, tek bir çizgi üzerinde gitmez. Sevinçler paylaşılınca çoğalır. Acılar paylaşılınca azalır. Varlığınız ile çevrenizdeki insanlar da varlıklı olsun. Bir selâmınız, bir hatır sormanız bile onların içinde güller açtırsın.İnsan kalbinin kapısı dışarıdan değil, ancak içerden açılabilir. Sevgi sevgiyi, kin kini doğurur. Gerçekten seven, Muhammedî aşkla dolan insan, her an ayrı bir sevincin içindedir. Bir şey yakaladım zannıyla ağzı köpük içinde ona buna saldıranlar ne kadar zavallı insanlardır. Mecelle’de “Zan ile yakîn hasıl olmaz.” deniliyor. Yüce Peygamberimiz, İslâmın nurunu götürmek için gittiği Taif’te, hakaretle, kinle, nefretle,  taşlarla karşılandı. Biri, “Efendim, beddua edin.” deyince, insanların en büyüğü, en güzeli mübarek ellerini açtı. “Allahım bu zavallı insanlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Sen onların gönlünü yumuşat, onları bağışla, onların İslâmla şereflenmelerini sen nasibeyle.” buyurdu. Nitekim kısa bir zaman sonra Taif halkı Müslüman oldu. Sabır acıdır ama meyvesi güzeldir. Zarafet insanı karşı konulmaz yapar. Bir kimseye şer olarak bir Müslüman kardeşini küçümsemesi yeter. Pay edemediğiniz ne? Bu kısa yolculukta yol arkadaşıyız hepimiz. Gerçeği, insanların ölçüsü ile değil, insanları gerçeğin ölçüsü ile tanımalıyız. Kini kin ile değil, sevgi ile temizleyelim. İnsanların çoğu şükretmenin sadece zannı içinde yaşarlar. Gerçekten şükretmesini bilenler, huzur ve sükûn içindedirler. O ne güzel bir hâldir. Yunus sesleniyor asırlar ötesinden


“Gelin tanış olalım


İşi kolay kılalım


Sevelim, sevilelim


Dünya kimseye kalmaz.”


 


Allah’ın selâmı üzerinize olsun.


SABRİ TANDOĞAN

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]