Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Özden Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Özden
Tarih : 3/15/2010 11:26:05 PM


 


Sevgili babacığım nasılsınız, sağlığınız için duacıyız her an.


Elhamdülüllah işimde bir ayı doldurdum. Artık alıştım sayılır. Rabbime çok şükür çalışma arkadaşları hep olumlu ve yardımsever insanlar. Yoğun bir tempomuz var. İnşallah gün geçtikçe daha da iyi olacaktır.


Sabah uyandığımda her gün olduğu gibi sabah ezanı okunuyordu. Daha iyi duyabilmek için pencereyi açtım. Ya Rabbi ne güzellikti o ... Sessiz sakın mis gibi serin bir sabah, tertemiz hava ve inanılmaz güzellikte ezan... İnsanın yüreği coşuyor. Dalga dalga bir sevinç kapladı  içimi  Bol bol su ile abdest aldım. Su ne büyük nimet, nasıl da ferahlatıyor insanı..


Tefekkür ve dua için en uygun saatler bunlardır diye düşünüyorum. Yavaş yavaş günün ışımasını seyretmek ınsana çok farklı duygular yaşatıyor... Yeryüzü bu noktada karanlıktan yavaş yavaş kızıl ışık hüzmelerine sonra da hafif sisler içinde kurşuniye boyanırken, en sonunda da aydınlıkta renklerıne kavuşurken yaradılışın mucizesini, alemleri, alemlerin Rabbini gücünü , azametini, rahmaniyetini, esmalarını düşünmek, varoluşumuzun gerçeklerini farkedebilmek ne muhteşem...


Gün tamamen ağardığında evden işe gitme vakti gelmişti ancak kapımı dualar ile kapatıp yola çıktığımda aklıma bir hikaye geldi (sanırım Mesnevi’den)


Bir gün Lokman’in efendisine hediye olarak bir karpuz getirirler. Hizmetçiye “Git, Lokmanı çağır” buyurur. Lokman gelince efendisi karpuzu kesip ona bir dilim ikram eder. Lokman karpuzu öyle bir iştahla yer ki Efendisi ikinci dilimi sunar.. Sonra üçüncü, dorduncu derken bütün karpuz biter.  Sadece bir dilim kalmışken efendisi son dilimi de kendisi yemek ister.  Daha ısırır ısırmaz karpuzun açılığından dili ucuklar. Lokman’a “A benim canım, bu zehir gibi acı şeyi nasıl olurda sesini çıkarmadan yedin? Niye birşey söylemedin?”der.  Lokman ise: ”Senden o kadar çok iyilikler, ihsanlar, güzellikler gördüm ki elinle bana ikram ettiğin şeye, bu acıdır demeye utandim.” Diye cevap verir.


Bazen zorluklar üst üste geldiğinde, azıcık başımız sıkıştığında hemen yüzümüz asılıyor, bunalıyor, etrafımızdaki mucizelere gözlerimizi kapatıveriyoruz… Oysa gönül gözümüzü hep açık tutmalı her bir gelen zorun, musibetin bir sebep üzere olduğunu ve bize bir şekilde ya hayır , ya, ders , ya da sabır etmemiz halinde ebedi alemde bir güzelliğe dönüşeceğini unutmamiz gerekiyor… Hemen içimizi ve kendimizi karartıp otutacağımız yerde büyüteci kendimize çevirip kendimizdeki eksikleri bulup düzeltmeye, iyinin de iyisi olmaya gayrete ve Rabbimize sükretmeye yönelmeliyiz değil mi?


İnsanoğlu Rabbının bunca ihsanından sonra nasıl oluyor da ufacık musibetlerde, olumsuzluklarda, sıkıntılarda hemen Rabbine karşı isyan bayrağını açabiliyor. Ya da serzenişte bulunabiliyor..?


Evet efendim bu günlük de böyle .. Sizlere gönülden güzellikler diliyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun.. Sağlık ve huzur nasip etsin.  Sonsuz sevgi ve saygı  ile ellerinizden öpuyorum.


 


Kiziniz Ozden

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]