Sayın büyüğümüz,
İstiklal şairimiz Mehmed Akif Ersoy; "Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır" diyor, bir şiirinde. Toprağın, vatan olarak değerlendirilmesi için onun uğrunda ölen veya ölmeye hazır insanların olması gerekir.
İstiklal savaşımız ve Çanakkale savaşında yabancılar topraklarımıza sahiplik yapmasın, malımıza, ırzımıza ve canımıza kastetmesin diyerek şehit ve gazi olan dedelerimiz, zamanımızın idarecilerinin toprak, fabrika, hatta ekonominin bel kemiği olan bankalarımızı yabancılara sattıklarını görselerdi ne derlerdi acaba? Torunlarının haddi aşarak kanla alınan vatan toprağını para karşılığı satacaklarını bilselerdi, bu topraklar için ölür, canlarını verirler miydi?
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı´nca yaptırılan, 2010 Yılı Yabancı Mülkiyeti Analiz Raporu raporuna göre, yabancılara toprak satışını serbest bırakan kanununun çıktığı tarihten bu yana Türkiye´de yabancıların mülkiyetinde olan araziler 53 milyon 388 bin metrekareye ulaşmış. Dedelerimizin 1 metrekaresi için kanını hiç düşünmeden akıttığı vatan toprağının 53 milyon 388 bin metrekaresini biz hiç utanmadan satmışız.
Artık futbol takımı tutar gibi parti tutmaya , buna rey vermezsek şu gelir gibi dar görüşlerden kurtulmaya mecburuz. Ayağımızın altından vatan toprağı kaymaktadır. Yarın, çocuklarımıza ve torunlarımıza, onların üzerinde yaşayacakları bir vatan dahi bırakamazsak, bize beddua ederek "yazıklar olsun babalarımıza" demezler mi? Öbür dünyada atalarımız bizim suratımıza tükürmez mi?
Vatan toprağı bir milletin namusudur, torağını satan şerefini, namusunu haydi haydi satar. Bir insan hacı da olsa, hoca da olsa vatanını mukaddes bilmiyorsa müslüman olamaz. Sayın büyüğüm bir Azeri arkadaşımıza cevap verirken siz de bunları belirtiyordunuz. Bu satırları yazarken çok utanıyorum ve üzülüyorum, fakat bizim Azerilerden ne farkımız var?
Sevgi ve saygılarımla
Vatan evladı