Sayın Aliye Coşkungönül,
12.11.2006 tarihli mailinizi aldım. Mailiniz beni fevkalade üzdü. Çünkü ne yazık ki sizin durumunuzda milyonla insan var. Ne yazık ki bu insanlar insani ve İslami bir terbiye almadıkları için bu yola düşüyorlar. Ve ne yazık ki bankalar vatandaşlarını tuzağa düşürmekte, onları perişan etmekte birbirleriyle yarışıyorlar. Hiçbir tahkikat yapmadan, utanmadan, sıkılmadan sokaktan adam çevirip nerdeyse gırtlağına sarılarak onlara en büyük kötülüğü yapıyorlar.
İslam fıkhında borçlu bir insanın borçlarını tamamen ödeyinceye kadar ekmeğine katık alması bile haramdır, yasaktır. İnsanlara ancak borçlu iken kuru ekmeğe, kefen bezine, doktora ve ilaca müsaade edilmiştir. Bugün insanlar hiçbir ihtiyaçları olmadan mağazalara gidip hiçbir sorumluluk hissi duymadan kendilerine, ailelerine, çoluk çocuklarına acımadan kıyıyorlar. Emirler başlıyor. Onu da çıkar, onu da sar, onun benzeri varsa onu da sar, aynı modelin başka renkleri varsa onları da sar. Adam cebinde kartı var diye o anda kendini Vehbi Koç’un oğlu, Sakıp Sabancı’nın kızı sanıyor. Bir söz vardır, “sen bir garip çingenesin, nene gerek gümüşlü zurna” diye. Tamam o anda koca koca paketlerle mağazadan çıkılıyor. Peki ama bir ay sonra bankadan ekstre gelince ne olacak? Bir zamanlar Füsun Önal’ın çok meşhur bir şarkısı vardı. “Sonunu düşünmeden neden tuttun elimi” diye. Bazı insanlar da aynen böyle hareket ediyorlar. Sonra da İstanbul köprüsünden kendilerini aşağı atıp intihar etmek için kuyruğa giriyorlar. Aliye Hanım, olan olmuş, biten bitmiş, şimdi ben ne yapacağım diyorsunuz. Ben ne diyebilirim. Elimden ne gelir. Allah yardımcın olsun demekten başka.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Banka kartı mağdurları Yazan Aliye Coşkungönül
Cvp: Banka kartı mağdurları Yazan Sabri Tandoğan