Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Nermin Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Nermin
Tarih : 4/9/2010 9:44:33 AM


 


                                                                   08 04 2010


         GÖNÜL SOHBETLERİ 3


 


Yunus
Nefislerini yenemeyenler, burnu büyük, mağrur insanlar, iç dünyalarında kendileri ile daimi bir kavga içindedirler.

          Beni bende demen
          Bu ben değilim
          Bir ben vardır bende
          Benden içeri,


 


der Yunus.

Kendi içimizdeki öz varlığa ulaşmadadır hüner. İç varlık ile dış varlık, zâhir ile bâtın arasında bir huzur, bir sükûn, bir gü­zellik kurulduğu zaman insan gerçek kişiliğine ulaşır. Çe­kişmelerden, çelişkilerden kurtulur. Aşk gelicek cümle eksikler biter.

          Bu dünyaya kanmayalım
          Bir iken ayrılmayalım
          Gel dosta gidelim gönül,


 


diyor Yunus.

Hayat yolunda yürürken, karşılaştığı engelleri, müşkülleri, karşısına çıkan sorunları, yetişmek için, tekâmül etmek için, bir ders gibi görenler, yavaş yavaş pişerler, olgunlaşırlar. En güzel undan, yağdan yapılmış bir börek, pişmediği sürece, çiğ kaldığı sürece ne ifade eder? Önemli olan her durumu, her anı yetiş­mek için bir vesile kabul ederek o yolda yürümektir.

          Taptuğun tapısında

          Kul olduk kapısında

          Yunus miskin çiğ idik

          Piştik elhamdülillah


Bu yolda yürürken en çok dikkat edilecek nokta edeptir. An­cak edep ile, tevâzu ile, incelik ile yürüyenler menzil-i maksûda ulaşırlar. İnsanlar mânâ yolunda ne kadar ilerlerse, edep, tevâzu ve güzellikleri de o kadar artar. İnsanların en büyüğü, Resûlullah Efendimiz “Tenzih ederim seni, seni sana lâyık olacak tarzda tanıyamadım, sana lâyık olacak tarzda kulluk edemedim” buyurur.

Yunus söze büyük önem verir. Söz, insanlar arasında barışı, sevgiyi, saygıyı temin etmeli, yaralara merhem olmalıdır. Bazen susmak, cevap vermemek de en güzel cevaptır. Yeri gelince konuşmalı, olumlu konuşmalı, hayır söylemeli, yahut susmalıdır. İçinin kirlerini, çirkinliklerini dökmek için konuşanlar, kendilerine ve hayata karşı ne büyük bir ihanet içinde olduklarının farkın­dalar mı?

          Söz ola kese savaşı
          Söz ola kestüre başı
          Söz ola ağulu aşı
          Yağ ile bal ide bir söz,


diyor Yunus.

İnsanlara dünyayı cehennem gibi gösteren, varlıklarının mâ­nâsını bilmeyişleridir. İnsanlar hakikati görmedikleri, göremedik­leri için yanlış yollara sapıyorlar. Bilgiyle, kuru bilgiyle her şeyin halledilebileceğini sanıyorlar. Ama sanmakla iş bitmiyor ki... Bu görüşün, insanı nasıl yanılttığını görmek için, çağımıza şöyle bir göz atmak yeterli. Bakın çevrenize, bakın dünyaya, huzuru, mutluluğu, güzelliği bulabilen kaç kişi var? Soruyorum size, bir yaşama üslûbu olan, sevgiyi, ışığı, şiiri, güzelliği ve zarafeti günlük hayatında yakalayabilen kaç kişi gördünüz? Kaç kişi tanıdınız? Şikâyet, şikâyet, sürekli şikâyet günümüz insanının dilinin virdi olmuş. Herkesten, her şeyden şikâyet, hep şikâyet etmekle görevimizi yaptığımızı sanıyoruz. Enerjimizi boşu bo­şuna sarfettiğimizin farkında değiliz. Kimi kime şikâyet ediyoruz. Elimize ne geçiyor farkında değiliz. Karanlığa küfredeceğimiz yerde, bir mum ışığı ile de olsa, çevremize aydınlık vermenin daha yararlı olacağını ne zaman idrâk edeceğiz?

Kalp berrak bir su, sırlı bir ayna gibidir. Dış âlemdeki suretler oraya akseder. Bu su, bu ayna bulanık, kirli olursa suretler ora­da görünmez. Eğer hayatı karanlık, kötü görüyorsak kabahati kendimizde arayalım. Mutlu değilsek, huzurlu değilsek, içimiz sevgi ile dolu değilse kabahat bizdedir. Boş yere onu bunu it­ham etmekle, suçu ona buna atmakla vakit geçirmeyelim. Ken­dimizi aldatmayalım. Hayatta en kötü işlerden biri de insanın kendi kendini aldatmasıdır. Suçu, kendimizde arayacağımız, kendimizi düzelteceğimiz yerde, başkalarının üzerine atmakla elimize ne geçiyor?

Kimden zuhur ederse etsin, hakikat hakikattir. Söyleyene bakma, söyletene bak. İnsan demek, göz demektir. Göz, madde ve mânâ güzelliklerini görüyorsa ona göz denir. Yoksa gerisi et ve kemiktir. Olaylara, insana, hayvana, bitkiye ve eşyaya iyi gözle bakmayı itiyat haline getirmek lâzımdır. Küçük şeylerdeki sanatın inceliğini, sırrını görebilmek için araştırmak gerekir. Einstein diyor ki, “Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başar­saydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk.”


 


SABRİ TANDOĞAN


     Güzellerin En Güzeli Çok Değerli Büyüğüm;


  Size olan sevgim saygım ve hayranlığım sizi tanıdığım andan bu güne kadar her geçen gün binlerce kere katlanarak büyüyor. Benim aklımın sizin yüceliklerinizi anlamaya yetmiyeceğini biliyorum.


   Sonsuza kadar hizmetinizde olmak dileği ile ellerinizden öpüyorum.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]