08 04 2010
GÖNÜL SOHBETLERİ 3
Yunus
Nefislerini yenemeyenler, burnu büyük, mağrur insanlar, iç dünyalarında kendileri ile daimi bir kavga içindedirler.
Beni bende demen
Bu ben değilim
Bir ben vardır bende
Benden içeri,
der Yunus.
Kendi içimizdeki öz varlığa ulaşmadadır hüner. İç varlık ile dış varlık, zâhir ile bâtın arasında bir huzur, bir sükûn, bir güzellik kurulduğu zaman insan gerçek kişiliğine ulaşır. Çekişmelerden, çelişkilerden kurtulur. Aşk gelicek cümle eksikler biter.
Bu dünyaya kanmayalım
Bir iken ayrılmayalım
Gel dosta gidelim gönül,
diyor Yunus.
Hayat yolunda yürürken, karşılaştığı engelleri, müşkülleri, karşısına çıkan sorunları, yetişmek için, tekâmül etmek için, bir ders gibi görenler, yavaş yavaş pişerler, olgunlaşırlar. En güzel undan, yağdan yapılmış bir börek, pişmediği sürece, çiğ kaldığı sürece ne ifade eder? Önemli olan her durumu, her anı yetişmek için bir vesile kabul ederek o yolda yürümektir.
Taptuğun tapısında
Kul olduk kapısında
Yunus miskin çiğ idik
Piştik elhamdülillah
Bu yolda yürürken en çok dikkat edilecek nokta edeptir. Ancak edep ile, tevâzu ile, incelik ile yürüyenler menzil-i maksûda ulaşırlar. İnsanlar mânâ yolunda ne kadar ilerlerse, edep, tevâzu ve güzellikleri de o kadar artar. İnsanların en büyüğü, Resûlullah Efendimiz “Tenzih ederim seni, seni sana lâyık olacak tarzda tanıyamadım, sana lâyık olacak tarzda kulluk edemedim” buyurur.
Yunus söze büyük önem verir. Söz, insanlar arasında barışı, sevgiyi, saygıyı temin etmeli, yaralara merhem olmalıdır. Bazen susmak, cevap vermemek de en güzel cevaptır. Yeri gelince konuşmalı, olumlu konuşmalı, hayır söylemeli, yahut susmalıdır. İçinin kirlerini, çirkinliklerini dökmek için konuşanlar, kendilerine ve hayata karşı ne büyük bir ihanet içinde olduklarının farkındalar mı?
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestüre başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ide bir söz,
diyor Yunus.
İnsanlara dünyayı cehennem gibi gösteren, varlıklarının mânâsını bilmeyişleridir. İnsanlar hakikati görmedikleri, göremedikleri için yanlış yollara sapıyorlar. Bilgiyle, kuru bilgiyle her şeyin halledilebileceğini sanıyorlar. Ama sanmakla iş bitmiyor ki... Bu görüşün, insanı nasıl yanılttığını görmek için, çağımıza şöyle bir göz atmak yeterli. Bakın çevrenize, bakın dünyaya, huzuru, mutluluğu, güzelliği bulabilen kaç kişi var? Soruyorum size, bir yaşama üslûbu olan, sevgiyi, ışığı, şiiri, güzelliği ve zarafeti günlük hayatında yakalayabilen kaç kişi gördünüz? Kaç kişi tanıdınız? Şikâyet, şikâyet, sürekli şikâyet günümüz insanının dilinin virdi olmuş. Herkesten, her şeyden şikâyet, hep şikâyet etmekle görevimizi yaptığımızı sanıyoruz. Enerjimizi boşu boşuna sarfettiğimizin farkında değiliz. Kimi kime şikâyet ediyoruz. Elimize ne geçiyor farkında değiliz. Karanlığa küfredeceğimiz yerde, bir mum ışığı ile de olsa, çevremize aydınlık vermenin daha yararlı olacağını ne zaman idrâk edeceğiz?
Kalp berrak bir su, sırlı bir ayna gibidir. Dış âlemdeki suretler oraya akseder. Bu su, bu ayna bulanık, kirli olursa suretler orada görünmez. Eğer hayatı karanlık, kötü görüyorsak kabahati kendimizde arayalım. Mutlu değilsek, huzurlu değilsek, içimiz sevgi ile dolu değilse kabahat bizdedir. Boş yere onu bunu itham etmekle, suçu ona buna atmakla vakit geçirmeyelim. Kendimizi aldatmayalım. Hayatta en kötü işlerden biri de insanın kendi kendini aldatmasıdır. Suçu, kendimizde arayacağımız, kendimizi düzelteceğimiz yerde, başkalarının üzerine atmakla elimize ne geçiyor?
Kimden zuhur ederse etsin, hakikat hakikattir. Söyleyene bakma, söyletene bak. İnsan demek, göz demektir. Göz, madde ve mânâ güzelliklerini görüyorsa ona göz denir. Yoksa gerisi et ve kemiktir. Olaylara, insana, hayvana, bitkiye ve eşyaya iyi gözle bakmayı itiyat haline getirmek lâzımdır. Küçük şeylerdeki sanatın inceliğini, sırrını görebilmek için araştırmak gerekir. Einstein diyor ki, “Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk.”
SABRİ TANDOĞAN
Güzellerin En Güzeli Çok Değerli Büyüğüm;
Size olan sevgim saygım ve hayranlığım sizi tanıdığım andan bu güne kadar her geçen gün binlerce kere katlanarak büyüyor. Benim aklımın sizin yüceliklerinizi anlamaya yetmiyeceğini biliyorum.
Sonsuza kadar hizmetinizde olmak dileği ile ellerinizden öpüyorum.