Öğrenci, üniversitenin koridorunda ilerlerken bir öğretim üyesinin odasının kapısının açamadığını gördü.
-Hocam, açılmıyor mu?
-Açılmıyor?
-Birilerini çağırmamı ister misiniz?
-Ben biraz deneyim. Olmazsa çağırayım?
-Bir de benim denememi ister misiniz?
-Neden olmasın, bir de sen dene bakalım?
Öğrenci anahtarı aldı, kapıyı kendine doğru çekerek denedi; sonra da iterek denedi; sonra kapıyı biraz kaldırarak denedi. Üçüncüsünde hemen açıldı. Hoca biraz şaşkın; ama sevinçli bir şekilde teşekkür etti,ismini, bölümünü sordu; daha sonra çay içmeye davet etti.
Öğrenci, üniversiteden sonra bir beyaz eşya dükkânında çalışıyordu. O gün öğleden sonra dükkânın önünden geçen bir hanımın ayakkabısının topuğu çıktı. Zavallı kadın, elinde topuk, nasıl yürüyeceğini şaşırmıştı.Öğrenci, patrondan izin alarak kadını dükkâna davet etti.
-Hanımefendi, isterseniz topuğunuzu ayakkabınıza çakmayı bir deneyelim.
İçeriden aldığı bir çekiçle, topuğu bir dakika içinde çaktı. Yaşlı kadına bir de çay ikram etti. Kadın çay içerken yeni ütülere de baktı ve dükkândan bir ütü alarak çıktı.
İşten çıkmasına az bir zaman kala bir sınıf arkadaşı aradı ve bir dersin notlarını istedi. Ancak ders notları yanında yoktu. Birkaç arkadaşını arayarak notların kimde olduğunu buldu. Arkadaşına ertesi gün notları bir arkadaşının sınıfa getireceğini söyledi.
Ertesi gün bir derste proje dağıtılırken, herkes bir proje alırken kendi iki proje aldı. Arkadaşları bu kararına şaşırdılar. Mümkün olsa kimse hiç proje almayacakken neden iki proje alıyordu ? Proje ödev demekti; araştıracaksın, yazacaksın,bir sürü iş.
Okulda bir ilan gördü. Afetzedelere yardım teşkilatı yurt dışından gelen bir grubun üyelerine pazar günü için rehberlik ve tercümanlık yapacak öğrenciler arıyordu. İlandaki numarayı cep telefonundan aradı ve Pazar günü yardım edebileceğini söyledi.
Bir arkadaşı, yurttan çıkıp oturduğu semtte bir ev kiralamak istediğini belirterek bildiği boş ev olup olmadığını sordu. Cumartesi günü isterse birlikte bakabileceklerini söyledi.
Öğrencinin nişanlısı bir başka şehirde okuyordu. Pazar akşamı telefonda sohbet ederken haftayı özetledi: Hocasının kapısını açmıştı. Bir kadının topuğunu onarmış; sonrasında bir de ütü satmıştı. Hem kendine hem de başka bir arkadaşına ders notlarını ayarlamıştı. İki tane proje almıştı. Cumartesi günü, semtte kiralık evleri incelemişti. Pazar günü ise bir Amerikalıya rehberlik yapmıştı. Nişanlısı:
- Ne kadar çok iş yapmışsın, dedikten sonra sordu: Neden yaptın tüm bunları?
-Çünkü problem çözmek beni mutlu ediyor. Kendimi işe yaramış ve yararlı hissediyorum. Hocanın kapısını açınca kendimi başarılı ve mutlu hissettim. Bir de yaşlı kadının ayakkabı topuğunu takınca günün kahramanı oldum. Ders notlarını bulunca başarı haneme bir çentik daha attım. İki proje aldım. Böylece daha çok okumak için fırsat olacaktı. Böylece her kitabı, her makaleyi bitirdiğimde kendimi daha başarılı hissedebilecektim. Ev arama işi sırasında hem yardım etmiş oldum,hem ev fiyatlarını öğrendim; hem de ev sahiplerinin kiralama stratejilerini. Ayrıca kendi mahallemde girmediğim bir sürü sokağı öğrenip dikkat etmediğim bir sürü binaya dikkat ettim. Kendimi o evlerde yaşarken hayal ettim. İlginç bir duyguydu. Pazar günü de Amerikalıya rehberlik etmek, hem İngilizce pratik yapmamı sağladı. Hem de afetler ve kurtarma operasyonlarıyla ilgili bir sürü şey öğrendim. Bunları yapmamış olsaydım belki daha rahat olacaktım ama asla şu anda bildiklerimi bilemeyecek, kendimi bu kadar işe yarar ve mutlu hissetmeyecektim.
Sevgi ve saygılarımla
Bir öğrenci