Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 4/12/2010 11:08:55 PM






 


Çok Sevgili Büyüğümüz ve Gönül Dostlarımız,



Hepinize en içten duygularla merhaba diyor, hep hayırlar, iyilikler ve güzelliklerle karşılaşmanız dileğiyle Sayın Büyüğümüzün bugünkü yazı bölümünü sunuyorum.


 


Hayırlı çalışmalar, işlerinizde kolaylıklar.


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel



 


Masum Tebessüm (2)


Yaşamanın, varoluşun anlamı kaybolmuş, sevgi, birbirimize samimiyetsiz olarak, içten gelmeden söylediğimiz kelimelerde kalmış, insan, fıtratından uzaklaşmış. Ne için yaratıldığının farkında olan kaç kişi var? Yiyelim içelim, gülelim, oynayalım, gerdan kırıp göbek atalım, bu mu hayat? Varoluşun amacı bu mu? Bunun için mi yaratıldık? Yunus, bunun için mi, “Bir ben vardır bende, benden içeri” dedi? “Nefsini bilen, Rabbini bilir” sırrına böyle mi varılır?


Japonya’da, aşkla, saygıyla, edeple çalışmak ibadet gibidir. Çiçekleri öyle yerleştir, öyle bir uyum sağla ki, vazoda sanki büyüyormuş gibi olsunlar… Sen de çalışırken öyle dikkatli, öyle aşkla dolu ol ki, görenler seni ibadet ediyor sansınlar. Japon dilinde, küçük, basit, önemsiz, sıradan, alelâde kelimeleri yoktur. Onlar için her şey önemli, büyük, yücedir. Her iş kutsaldır.


Önemli olan yapılan işin nev’i, ne olduğu değil, nasıl yapıldığıdır. Aşkla, heyecanla, özenle, itina ile yapılan her iş sanattır. Japon sanatı küçük işlerde de büyüktür. Dünyanın her tarafından Japonya’ya yontulmak, şekil verilmek için elmas gönderilir. Elmas yontmak çok ince bir iştir. Yapılan en ufak bir hata, elması berbat edebilir, değersiz kılabilir. Onun için nice büyük kuyumcu elmasını ne olur, ne olmaz diye Japonya’ya gönderir. Japon usta, küçüklükten itibaren her işte dikkatli, saygılı, edepli yetiştirildiği için, çok kolaylıkla, gelen elması yontar, istenilen şekli verir.


Bir profesör arkadaşım anlatmıştı. Bilimsel çalışmalar yapmak için Japonya’ya gider. Bir otele yerleşir. Akşam gelir, anahtarı almak için resepsiyona gider. Görevli kimse, birden saygıyla ayağa kalkar. Arkadaşımın ismini, soyadını edeple söyler ve anahtarı, oda numarasını söyleyerek uzatır. Arkadaşım hayretler içindedir. Odasına çıkınca telefonu açar, otel yöneticisine, “Bu görevliye özel bir ücret ödeniyor mu?” diye sorar. Yönetici “Hayır,” der, “diğer çalışanlar ne alıyorlarsa, o da onu alıyor. Yalnız bizde bir adet vardır. Her Japon ailesi, çocuğunu yetiştirirken ısrarla şunu telkin eder: Hayatta ne yaparsan yap, ama onu en iyi yapmaya çalış. Ne yaptığın değil, nasıl yaptığın önemlidir.


Herhalde, bizim resepsiyondaki görevli arkadaşımız da, kendine göre, o işi en güzel yapmak istemiş. O şekilde hareket etmiş.


 


SABRİ TANDOĞAN


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]