Sayın Hayriye Hanım,
22.4.2010 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, ne yazık ki bazı televiyon kanalları her konuda cahil, görgüsüz, bilgisiz ne hayatı, ne insanları tanımayan kimselere sınırsız söz hakkı vermekle her konuda memlekete zarar veriyorlar. Ne yazık ki bazı kanallar bu işi ihanet derecesine götürüyorlar. Sizin dinlediğiniz televizyon kanallarında abuk sabuk konuşan o adam da (acaba ona adam denir mi, o da ayrı mesele) saçmalıyor. Hergün dersanalerin önünden geçiyorum. Mübarekler, sanki buluşma evi. Dersanedeki gençler sokak serserileri gibi kızlı, erkekli kaldırım taşlarına oturuyorlar. Çevreyi hiçe sayarak en galiz, en kaba kelimelerle, çok çirkin el şakalarıyla birbirleriyle alt takke, ver külah yapıyorlar. O salak adam ailelerin birtakım zorluklara katlanarak, birtakım fedakarlıklar yaparak çocuklarını nasıl güçlüklerle dersanelere yolladıklarını biliyor mu? Evet, aşk hayatın en güzel, en temiz, en yüce duygusu. Ama kendi tabiriyle on yedi yaşındaki çocuk kız olsun, erkek olsun kesinlikle, katiyetle aşık olamaz. Bu tabiat kanunlarına aykırıdır. Gerek o aptal çocukların, gerek o kanalda konuşan gerizekalı adamın aşk dedikleri tamamen gençliğin verdiği bir cinsel çekimdir. Bu duyguya aşk demek aşka en büyük ihanettir. Aşk, gerçek aşk, insanı Allah’a götüren çok temiz, çok yüce bir duygudur. Ama o salak adamın anladığı manada değil. On yedi yaşında bir çocuk o aşkı nereden bilecek? Televizyonlarda aşk adı altında gösterilen birtakım cinsel rezaletler, kepazelikler, pislikler, iğrençlikler...
Değerli yavrum, her şeyin bir zamanı var. İnsanlar bu zaman riayet etmezlerse ömür boyu pişman olurlar. Ah-ü vah ederler. Aileleri de perişan olur. Bir insan önce tahsilini yapacak, kendini yetiştirecek, olgunlaşacak, karşı cinsle en güzel, en yüce, en temiz manada ilişki kurarak gelecekteki yuvasının temellerini atacak. Beraber olmanın o çılgın güzelliğini yaşayacak. Ama her şeyin bir zamanı var. Bu salak televizyoncunun söylediği gibi on yedi yaşında lisede tahsil gören bir genç annesine gidip de “Anne, ben aşık oldum.” Dediği zaman anne, “Aman yavrum, dikkatli ol, bu yaşta aşk dediğin sadece bir şehvet duygusudur. Sakın buna aldanma. Güzelce oku, ekmeğini kazan, sonra senin de sevmek ve sevilme hakkın olacak. O zaman aşk, en güzel, en yüce, en muhteşem bir duygudur. Aman yavrum, bunları birbirine karıştırma.” demesi gerekmez mi? Şimdi değerli yavrum, o televizyoncu da ve o salak, gerizekalı, maymun suratlı adamı ekrana çıkartan televizyon yönetimi de Türk gençlerine, Türk anne ve babalarına ihanet etmiyorlar mı?
Kıymetli yavrum, anlıyorum senin ıstırabını. Duyduğun acıyı. Ama ne yapalım ki bu durumda devleti yönetenler de onların şirretliklerinden, çirkefliklerinden çekinerek nice rezaletlere seyirci kalıyorlar. Allah cümlemizin yardımcısı olsun. Allah onlara da akıl, fikir, iz’an, idrak versin.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Aşk en yüce bir duygu ama onun da zamanı var Yazan Hayriye
Cvp: Aşk en yüce bir duygu ama onun da zamanı var Yazan Sabri Tandoğan