Sağlıklı bir hafta geçirmenizi diliyor, saygılar sunuyorum.
Salih ŞİMŞEK
BİLİYOR MUYUZ? BİLİYOR MUSUNUZ?
Prof. Dr. Salih Şimşek
* İnceliğin belde değil, dilde olduğunu,
* Asaletin boyda değil, soyda olduğunu,
* Doğruluğun sözde değil, özde olduğunu,
* Güzelliğin yüzde değil, yürekte olduğunu
BİLİYOR MUSUNUZ?
* En büyük Servet’in “beklentisiz olmak” olduğunu,
* İnsanın kendisi “düzelince” her şeyin “düzeleceğini”,
* Evrende “görünürde” ayan olmayan şeylerin de olduğunu
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Türklerin bir kısmının “Beyaz Türk” olarak adlandırıldığını,
* “En büyük korku”nun, korku’nun bizzat kendisi olduğunu,
* Zamanın meşhur Pompei şehrinde tarihin derinliklerinde ne olduğunu,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Ülkemizde “Bağımsız Yargı”nın ürettiği hukukun “kaç para” ettiğini,
* "Servetin kaybı”nın, değerli kimselerin sadece izzeti nefsini arttırdığını,
* Her meyvenin bir tarlası olduğu gibi, dünyanın da ahiretin tarlası olduğunu,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Sabrın, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmek olduğunu,
* Artık söylenmeyen söz kalmadığını, ancak her gönlün onları farklı algıladığını,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Ülkemizde bazı “elit”lerin, her şeyi (!) bildiklerini, kendilerinin hayatın “her alanı”nın uzmanı (!) olduklarını,
* “Dağdaki çoban” ile şehirde yaşayan asilzade veya “elit insanların” oylarının aynı (!) olamayacağını,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* “Yüzsüz’ün Yüzü” ile “Tükürük” arasında yakın bir muhabbet ve ilişkinin bulunduğunu,
* “Baykuş” ile herhangi bir “gece kuşu” arasında nasıl bir ayırımın olduğunu hiç kimsenin bilinmediğini,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* “Sağanak” dediğimiz yağışların, aslında küçük ama çok küçük “damlalar”dan ibaret olduğunu,
* Bazı insanların ceplerinde “akrep” olduğu için ellerinin ceplerine hiç ama hiç gitmediğini,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Ülkemizin son yıllarını lüzumsuz yere meşgul eden sorunun “başörtüsü sorunu” değil, “zihniyet sorunu” sorunu olduğunu,
* Öteki dünyada da “cennette” yaşayacağını (!) düşünen bazı siyasetçilerin kendilerine bu dünyada deniz manzaralı mezarlar satın aldıklarını,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Dünyadaki tüm ülkelerde yayınlanan tüm gazetelerin seçtikleri haberler, yayınladıkları yazılar ve başlıklar, her hangi bir konuda muhakkak birer “taraf” oldukları halde kendilerini “tarafsız” olarak lanse ettiklerini ve “tarafsızım” diyenlerin birer “yalancı” olduklarını,
* Derinliklerin, büyüklüklerin, sarp ve diklikler ile küçüklüklerin hep birer izafî kavramlar olduklarını
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Bir kısım insanların, ülkemizde son yıllarda olup biten yeniliklere karşı tarihteki “matbaaya direnenler gibi” direndiğini,
* “Öleceğiz bir gün, gömecekler; bir kaç gün övecekler, sonra kalan malını bölecekler, hatta memnun kalmayıp sövecekler” diyen kişinin Merhum Neyzen Tevfik olduğunu,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Biz Türklerin uzun vadeli düşünmediğimizi, Göktürk abidelerinde de: “Ey Türk sen bir tok oldun mu açlık nedir bilmezsin, aç oldun mu tokluk nedir bilmezsin” diye yazdığını,
* İnsanların kadir ve meziyette “yüce” olanlarının, kendi nefislerinde fazilet ve “üstünlük” görmeyenler olduğunu
BİLİYOR MUSUNUZ?
* İnsanların, güler yüzle söylenen bir “yalan”ı bir anda yuttuğu halde, acı gerçeği ancak damla damla yuttuğunu,
* Utanma duygusu olmayanın dilediğini yapma konusunda tam bir “hürriyet”e sahip olduğunu,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* “Kötü” insanların bağırıp çağırmalarının önemli olmadığı, asıl tehlikenin “dürüst” ve “iyi” insanların susmaları olduğunu,
* Gözler arasındaki ilişkiyi kimsenin düşünmediğini, onların her şeyi gördükleri halde bir birlerini görmediklerini,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* İnsanların geçmişte yaşanan “çağları” tanımaları, ancak o çağların “alkışladıkları” ile anlaşıldığını,
* Taşı ve mermeri delen gücün, suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliği olduğunu.
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Artık keşfedilmeyen coğrafyaların kalmadığını, ancak her gönlün o coğrafyayı farklı yaşadığını,
* İnsanın bilmediği şey hakkında konuşması ve üzerine düşmediği halde söz söylememesi terk edilmesi gereken bir huymuş,
BİLİYOR MUSUNUZ?
* Bir şey yapmak, zor ise bir şey söylemek; onu beceremiyorsak bir şeyler görmek veya bir şeyler yazmak; o da güç ise güzel olmak kaydıyla bir şeylere başlamak gerektiğini,
* Koca Mimar Sinan’ın yaparak, Koca Yunus Emre’nin söyleyerek, Şeyh Edebali’nin görerek ve Fuzuli ile Nedim’in de yazarak gittiklerini
BİLİYOR MUSUNUZ?
* İnsanların hayatlarını “ölüm” kaygısıyla, ölümlerini de “yaşama” kaygısıyla bulandırdığını,
* Her insanın, hepsinin, ama istisnasız tümünün,“ölecek yaşta” olduğunu, bunun için iyi ve güzel şeyleri yapmakta acele etmek gerektiğini,
BİLİYOR MUSUNUZ?