Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın "Kardan Adam"dan aldığımız sunum
Gönderen : "Kardan Adam"
Tarih : 5/1/2010 8:49:57 AM


 


Sevgili Üstâdım Sabri Bey ve Sevgideğer Dostlar,


 


Sağlık, âfiyet, şifa ve devâ niyazlarıyla MERHABA!


 


Çiğdem Seçkin Hocamızın bizlerle paylaştığı sohbet notları -içerik itibariyle- beni "bahane aramak" meselesine taşıdı.. Yakın zaman içinde geçen bazı mesajlarda bu meseleye temas edildiğini görmüş, okumuştum.. Özellikle, merhum Münir Derman Hocamızın ağzından aktarılan Zeynep Kâmil Hatun kıssası bu meseleyi izah ediyordu... "Bahane arayınız! Bahane arayınız! Bahane arayınız!" Fevkalade önemli bir uyarı! Ancak, cemiyet hayatımıza ve bireysel dünyalarımıza bakmaya çalıştığımda, bahaneleri nedense hep fezada-fizanda aradığımızı farkediyorum.. Burnumuzun dibindeki bahanelere kayıtsızlığımız beni ürkütüyor!! Böyle olunca, hep fezada-fizanda arayınca; arayıp ta bulamamak var!! Erkin Koray'ın şarkısındaki gibi.... "Dün gece çok aradım.. Aradım bulamadım!.. Körolası çöpçüler; aşkımı süpürmüşler!" :) Kendimden örnek vermek hoş olmayacak ama başka türlü izahı mümkün değil... Bendeniz böyle yapmıyorum.. Kabahati çöpçülere yüklemiyorum! Bilakis, İlhan Şeşen'in bir şarkısındaki gibi "Sana göre aşk laftan ibaret, bana göreyse hayatın anlamı!" diyerek ; burnumun dibinde bulunanı görmeye çalışıyorum.. (Bugün hariç genelde böyle... Üzerinize âfiyet şiddetli nezleyim.. ) :)) Meselâ, annemin ve babamın hayır duasını çok önemsiyorum.. Benim üç yetişkin erkek kardeşim var amma velâkin hayır duaya dönüşecek "bahaneler" çıktığında onlardan önce görmeye ve hayır duaları onlardan önce kapmaya çalışıyorum.. Kısacası, bahaneleri evimin içinden- en yakınlarımdan başlayarak arıyorum.. Yine, meseleyi izah için kendimden örnek vermeye mecbur kalışımın mahçubiyeti içinde söylemeye mecburum...


 


Hac mevsimi gelmemesine rağmen geçenlerde "hacı" oldum! Üstelik bu, nezle sebebiyle bugün çok tükettiğim bir paket selpak sayesinde oldu.. Çalıştığım semtte, bir noktada selpak satarak yardım toplayan 15 yaşlarında temiz yüzlü bir çocuk görmüştüm.. Arabaya binerken yanıma gelmiş ve selpak isteyip istemediğimi sormuştu.. Bu selpaklı dilenciliğe ihtiyatlı bakmakla birlikte, onların içinde gerçek ihtiyaç sahiplerinin bulunacağını hesap ederek çocuğu geri çevirmedim.. Ancak, yanımdaki bozuk para yetersizdi; bozukları bir araya getirmeye çalışırken çocuk "Önemli değil abi!" dedi ve selpağı elime tutuşturdu.. İstediğim miktarı denkleştirememiştim.. Son cümlesi "Ellerinden öperim abi!" idi... Aradan günler geçti... O çocuğu yine aynı semtte, bir dört yol ağzında, trafik ışıkları kırmızı yandığında arabalara selpak sunarken gördüm.. Bahane arıyorum ya; fırsatı kaçırır mıyım?! Çocuk bana yaklaştı; yine gülen yüzle selpak uzattı.. Bu defa yeterli bozuk param vardı; takdim ettim.. Çocuk, verdiğim küçücük paraya rağmen yine teşekkür etti ve aynı cümleyi tekrarladı.. "Ellerinden öperim abi!" O gece bir rüya gördüm.. (Bu mesele için paylaşmak durumundayım; mahçubum!) Hacdan dönmüşüm.. Çevremde kimler varsa, onlara ne kadar kusursuz bir hac yaşadığımı anlatıyorum.. Ama hiç kusursuz, hiç yorgunluk ve meşakkat olmadan.......


 


Şimdi efendim; çöpçülere kabahat bulmanın ve "körolası" demenin ne âlemi var?! Bizim "bahaneler" karşısında ve peşinde körlükten sakınmamız gerekirken.. Evet, bugün nezleden ileri derecede muzdaribim; elimdeki selpağa ve aynada kıpkırmızı olmuş burnuma bakıyorum ve o çocuğu hatırlıyorum... Bana bir selpak karşılığında hediye ettiği hac için ellerinden öpüyorum! Ellerinden öpüyorum ÇOCUK! DUY BENİ!


 


En kalbi selam ve saygılarımla,


 


Kardan Adam


 


Not: Kardan adamlar da nezle olur.. :)

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]