Efendim nasılsınız,
Bu aksam iş dönüşü size ve dostlara yazmak istedim. Yârın anneler günü. Ben aslında böyle bir güne indirgenmiş sevgilerin ve ilgilerin taraftarı değilim. İnsan sevdiğine, saydığına her an ilgi ve ihtimam göstermeli, birlikteki her anını en güzel şekilde değerlendirmeli diye düşünüyorum. Ancak yine de bu vesile ile Rahmetli Ananem, babaannem, Rana Annem, büyük teyzelerim ve tanıdığım, tanımaktan mutluluk duyacağımız bütün Hakka göçmüş büyüklerimiz için bu aksam dua edeceğim. Tüm gönül dostlarımın, annelerin ve kendini ana hissedenlerin anneler gününü kutluyorum.
Ve sizinle bir anne öyküsü paylaşmak istiyorum.
Sevgi, saygı ve hürmet ile ellerinizden öpüyorum.
Rabbime emanet olun!
*************
Öykünün kahramanı Fikriye Anne. Fikriye Anne buğun 65 yasında haftada 5 gün sabah erkenden kalkıyor evinin isini, yemeğini yapıyor sonra yaptığı börek çörekleri de yanına alıp mesaisinin başına koşuyor. O Onkoday (Bursa onkoloji derneği) gönüllüsü. Haftanın 5 günü tam gün dernekte. Haftada bir hastane nöbeti var. Onkoloji bolumundeki hastalara ziyaret yapıyorlar. Onlara moral aşılıyor, bütün ihtiyaçlarıyla ilgileniyorlar. On yıldır bu tempoda çalışıyor.
Fikriye Anne bundan 11 yıl önce biricik oğlunu Muratını trafik kazasında ebedi hayata, Hakka yolcu etti. Hemen ardından 1999 depremi geldi, ülke derinden sarsıldı. Deprem sabahı dedi ki kendi kendine ’ benim acım büyük ama simdi memleketimin acısı çok daha büyük birşeyler yapmalı…’ Daha önceden arada sırada ziyaretine gittiği Onkoday kervanına katildi, yârdim topladı deprem bölgesine gitti. Oradakilerin yaralarını sarmak için. O gün bu gündür ihtiyacı olanların hizmetinde.
Fikriye anne Onkoday yönetiminde, çocuklardan sorumlu. Bugünlerde yüz – yüz on kadar çocuğu var. Hepsi ile tek tek ilgileniyor tedavilerini, psikolojik desteklerini, ilaçlarını, uzaktan geliyorlarsa tedavi sırasında kalacak yerlerini, ihtiyaçlarını, okullarını, burslarını, doğum günlerini, özel problemlerini ve ailelerini takip ediyor. Tek tek ihtiyaçlarını tespit edip onlar için kâh burs aramaya çıkıyor, kâh eşya, kâh gıda… Evi herkese her daim açık. Telefonu da 24 saat susmuyor. Hatıralarını yazdığı günlükleri kaç cilt oldu bilmiyorum. Çocuklarından gelen kısa mesajları özel defterlere kaydetmeden silmiyor telefonundan. Onun için her biri çok ama çok değerli. Fikriye anne emekli bir memur esi, ev hanimi, kendi geliri yok ama bütün Bursa, kapalı carsı esnafı biliyor. O geldiğinde oturtup cay ikram ediyorlar. Çocuklar ve aileleri için yaptığı alışveriş listelerine özel, maliyetine fiyat uyguluyor sonrada da depolarından bunlar da bizden diye torba hediyeler çıkarıp veriyorlar.
Onkoday, Uludag Tip fakultesi bünyesinde kurulmuş üyelerinin ve çalışanlarının %99 u kanser hastası olan bir dernek. Sadece Bursa ya değil tüm Turkiye'ye acık kapıları… İhtiyaç duyan herkes arayabilir emin olun ellerinden gelenin fazlasını yapacaklardır…
Nerden mi biliyorum? Fikriye Anne benim annem de ondan… :)
Bu kış Dubai'ye geldiğinde ‘çok kaldım ben, çocuklarım özlemiştir, gitsek artık’ dedi durdu… Çocuklarından gelen mesajları özenle yazdı defterine. Hangi çocuğuna ne hediye götürse diye düşündü. Giderken de torunlarına sarıldı ‘siz burada mutlu ve sağlıklısınız, güçlüsünüz, birbirinize desteksiniz benim çocuklarım beni bekler ‘ dedi ve ülkesine, derneğine, Umul’a, Abdullah, Sukriye’ye, Rojda’ya, Suphi ye, Murat’a ve daha nicelerine kavusmak icin uctu…
Benim kızlar da arada bir kıskansalar da Fikriye annenin çocuklarını, arada bir rakip de görseler onları, yazları Türkiye ye gittiklerinde hep birlikte kermeslerde incik boncuk yapıp satıyorlar Onkodaylı kardeşleriyle sarmaş dolaş… Onlar kocaman bir aile şimdilerde eğer ihtiyacı olan birisini duyarsanız haberleri olsun emi.
Çocukların ve büyüklerin Fikriye Annesi, benim gönlü güzel ANNEM, Melek ANNEM, o gül kokan mübarek ellerinden öpüyorum ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN!
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Muhteşem bir anne: Fikriye Hanım Yazan Özden
Cvp: Muhteşem bir anne: Fikriye Hanım Yazan Sabri Tandoğan