13 05 2010
Çok Değerli Büyüğüm; Bu gün de yazılarınızdan, Rilke'den bir bölümü Site mensubu birbirinden değerli kardeşlerimle paylaşmak istedim. Sonsuz sevgi ve saygılarımla ellerinizden öpüyorum.
....
Rilke, ilk şiirleri ve yazılarıyla bile dikkâti çekmeyi bilmiştir. Ünü yavaş yavaş yayılıyor. Sevilen, beğenilen, takdir edilen bir imza olmaktadır. Fakat o, bunlara önem vermez. Derinleşmek, bir tutku olmuştur onda. Eşyada ve insanda derinleşme istemektedir. Çağının insanlarına, kaybetmiş oldukları iç zenginliğini yeniden kazandırmak istiyordu. Bu döneminde yazdığı şu şiir ne kadar anlamlıdır:
BUDUR BENİM ÇABAM
Budur benim çabam, bu:
adanmak özlem çekerek
dolaşmaya günler boyu.
Güçlenip genişlemek derken,
binlerce kök salarak
kavramak hayatı derinden
ve ortasından geçerek acının
olgunlaşmak hayatın tâ ötesinde,
tâ ötesinde zamanın!
Rilke, sadece gözleriyle değil, bütün varlığı, bütün hücreleri ile görmek istiyordu. Gördüğü her şey onda heyecan uyandırıyor, görünenin arkasında gizlenen görünmeyeni bulmak, ele geçirmek, yaşamak, kendine katmak istiyordu. Beklemek ve özlemek, en sevdiği kelimelerdi. En uzaktakinin olduğu kadar, en yakınındakinin de özlemini duyuyordu. Her yerde, her şeyde, sırların sırrını, Allah’ı arıyordu. Güneşin doğuşu, kuşların ötüşü, derelerin ezgiler söyleyerek akışı, ormanlar, kır zambakları, geceleyin yıldızların görünüşü, onu biraz daha Allah’a yaklaştırıyordu. Yine bu döneminde yazdığı bir şiir:
BAYILIRIM KIR ZAMBAKLARINA
Bayılırım kır zambaklarına, uzak,
Çaresiz hep birini bekleyip duran;
Ve kızlara, saçlarına çiçek takarak
Issız pınarların orda düşler kuran;
Ve güneşte şakıyan çocuklara,
Yıldızlara bakıp bakıp da şaşan;
Bana şarkılar getiren günlere sonra;
Ve gecelere, çiçeklerle dolup taşan.
SABRİ TANDOĞAN
GÖNÜL SOHBETLERİ, CİLT 6