Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 5/28/2010 9:48:21 AM



 



Aziz Büyüğüm, Çok Değerli Dostlar,


 


Hepinizi en içten duygularla ve çok iyi olmanız dileğiyle selamlıyorum bugün.


 


Bir kaç gün önce Sayın Büyüğümüz bir okura cevaben “İnsanın akrabası  bir sevgiyi ve güzelliği yaşadığı kimsedir.” diyordu. Bu sözü okuyunca bu mübarek site çatısı altında da öylesine büyük güzellikler ve paylaşımlar yaşandığına göre site dostlarının da aslında çok özel akrabalar olduklarını düşündüm. Bu durumda siteye yazdığımız her yazı ile bir anlamda akraba ziyareti yapmış oluyorduk...


 


Efendim, bir de biliyorsunuz geçen cumartesi Sayın Büyüğümüzün artan intiharları konu ettiği bir konferansı vardı. Orada sevginin önemi ne güzel işlenmişti... Bu konferanstan sonra hep düşündüm. Acaba sevginin özü neydi, nasıl bu kadar güçlü olabiliyor, eşyayı, insanı tesir altına alabiliyor, onun bütün varlığını bir anda değiştirebiliyordu? İntihar etmek isteyen bir kimse nasıl oluyordu da omuzuna konan, daha önce tanımadığı bir elin sevgi dolu dokunuşu ile o büyük karardan dönebiliyordu? O elin dokunuşu ile bedene akan, kalbe kadar işleyen büyük güç ne idi? Sevgi bu eşsiz kaynağını nereden alıyordu? Bunları düşündükçe şu sonuçla karşılaştım: Sevgi, Allah’ın insanda tecelli etmesiydi.  İnsandaki ilahi gücün dışa yansıması idi. Hayattaki en büyük insan, sevgisi en muhteşem olandı. Sevginin zirve noktası olan, cümle eksikleri bitirmeye kaadir olan Aşk, o zirveye ulaşan ilahi tecellinin gücüyle bunu kolayca başarabiliyordu. Kendi bedeninden bu muhteşem tecellinin ortaya çıkmasını mümkün kılabilen her kim ise, “Aşk” da, “Yücelik” de ondaydı.


 


Efendim, bugün de sözü burada bırakarak Sayın Büyüğümüzün yazısına kaldığımız yerden devam etmek üzere sevgi ve saygıların en içten geleni ile sizleri bir kez daha selamlıyor, çok güzel bir Cuma günü geçirmenizi ve içinizde büyüttüğünüz sevgilerin bütün evrene dalga dalga yayılmasını niyaz ediyorum


 


Allah’a emanet olunuz.


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


Gönül Kazanmak (5)


Farkına varılamayan, bizim için yok demektir. Balık denizde yaşar ama ne denizi, ne kendini bilir. Kullar Allah’tan uzaklaştıkları nisbette insanlıktan da uzaklaşmış olurlar. Fazıl Hüsnü Dağlarca,


 


“Çocuğum dua et geceleri


İnsan uzaklaşabilir Allah’tan”


 


der. Her insan kendisinde bütün insanlık ve kainatın sırlarını taşır. Kendi kendini tahlil insanı derin gerçeklere götürebilir. İnsan kendini tanıyorsa, başkalarını daha iyi tanıyabilir. Yunus’un insanları kendi kendini tahlile ve müşahedeye davet eden şu mısraları ne kadar anlamlı, ne kadar derindir:


 


“Bir siz dahi sizde görün benim bende gördüğümü…”


 


Dikkatle bakarsak, toplumu, kainatın sırrını, her şeyi kendimizde bulabiliriz. Naili, bu durumu ne güzel anlatmış:


 


“Mestâne nukuş-u suver-i âleme baktık


Her birini bir özge temaşa ile geçtik…”


 


Önemli olan, konuşmanın da, yazının da daha ötesine geçebilmektir. Çünkü, bazen bütün bunlar, bizi doğrudan doğruya varlıkla temastan alıkoyuyor, aramıza bir perde çekiyor. Şems, Mevlana ile görüşürken bunun için kitapları havuza atıyordu. Andre Gide’in “Nathanel; bütün kitapları yak onların da ötesine geç” sözünün anlamı da bu değil midir? Peygamberimizin, “Allah’ım, Bana eşyanın hakikatini göster” Hadis-i Şerifini her gün yeniden düşünmemiz gerekmiyor mu? Eşyayı hiçbir kelime söylemeden el ile yoklamak, görmek, hayran hayran seyretmek, sırrını araştırmak, hayret duygusunun bütün nüansları ile bakmak ne muhteşem bir olaydır. Su ile su, rüzgar ile rüzgar, dağ ile dağ, ağaç ile ağaç olmak, bir kelime ile varlıkla kaynaşmak… Yunus’taki o ulu nazar ile bakabilmek, görebilmek, ürperebilmek, ne kadar dinlendirici, zevkli ve güzeldir.


“Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.” diyen Yunus’u, hayretten açılmış gözlerle bir karıncayı seyrederken görür gibi oluyorum. Kaç insan çevremizin gürültü patırtısı içinde bir gülü, bir karıncayı “ulu nazarla” seyrediyor?


 


...


SABRİ TANDOĞAN

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]