Sevgili Üstâdım Sabri Bey ve Sevgideğer Dostlarımız,
Sağlık, âfiyet, huzur ve huşu niyazlarıyla merhaba!
Rivâyet o ki, kalipso şarkılarıyla tanınan Metin Ersoy vaktiyle hastalanmış ve hastaneye kaldırılmış. Hastanın şöhretinden habersiz başhekim, basının ilgisini görünce hastanın kim olduğunu sormuş doktorlarına..
"Kalipso Kralı!" demişler..
Başhekim bu defa "Kalipso neresi ya?!" diye sormuş! :)
Sn. Haşmet Babaoğlu 3 Haziran tarihli köşe yazısında bu komik örnekten çok daha büyük bir cehâlete, daha doğrusu şahsiyetsizliğe temas etmiş ve şöyle söylemiş..
"Bu unutkanlık, bu seçici körlük derin köklere dayanıyor çünkü. Gerçek şu ki... Ortadoğu'ya ruhen yabancı bunlar. Uzaklar! Hatta içten içe tiksiniyorlar o coğrafyadan!
1980'lerin ortalarından beri kalplerinden Filistin'i de sildiler."
Maalesef, bu hakikat!
Başka bir gazetecimiz ise konuya son noktayı koyacak açıklamalar yapıyor ve taşı gediğine koyuyor.. 5 Haziran tarihli köşe yazısında Sn. Ergun Babahan "..keşke o gemide ben de olsaydım" diyor..
http://www.stargazete.com/gazete/yazar/ergun-babahan/aci-bir-gercek-biz-musluman-ulkeyiz-267424.htm
Kalipso kralı ile yazarın söz ettiği gemilerin yolculuk sebebi ve yolcuları tamamen farklı ama, bu durumda Sn. Metin Ersoy'un o meşhur şarkısını hatırlamamak imkânsız!!
"Hayat zâlim, yolları pürüz..
Bir damla güneş, sonra hep güz..
Mutlu olmak dünyada en büyük varlık!
Vakit yok, gemi kalkıyor artık!
Bu gemide ah ben de olsaydım!
Açık denizlere yol alsaydım,
Vız gelirdi her şey inan bana,
Yeter ki ben sana varsaydım!"
Kısacası efendim; "Kalipso" için "neresi?" diye soran başhekimi anlamak mümkündür de, Gazze için "neresi?" diyenleri anlamak imkânsızdır!
En kalbî saygılarımla,
Kardan Adam