Sayın Gültekin Çevik,
19.11.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, önce gösterdiğiniz ilgiye teşekkür eder, tevcih ettiğiniz iltifatları bir dua olarak karşılarım. İkinci nokta Gültekin Bey, dua denince neden aklınıza yalnız kendiniz geliyor, bu bir egoizmin, bencilliğin hoş olmayan yansıması değil mi? Başkaları için dua edelim, hastalar için,yalnız insanlar için, ekmek parası bulamayanlar için, iftiraya uğrayanlar için, en temiz, en güzel, en nezih duyguları tekmeyle, küfürle, hakaretle karşılanan masum insanlar için, hastalar için, yolda olanlar için, imtihana girecek talebeler için, bir yuva kurarken maddi ve manevi imkansızlıklar içinde çırpınanlar için, kalpleri taşlaşmış sevgiden uzak yaşayan insanlar için, hayat yolunda şaşırmış, sokağa düşmüş zavallılar için...Ne olur bir Pazar günü bir hastaneye gitsek, hiç ziyaretçisi olmayan bir hastayı ziyaret etsek, ona moral vermeye çalışsak, bir dahaki gelişimizde bir isteğinin olup olmadığını sorsak. Çok değerli Gültekin Bey, birgün rahmetli hocam opratör doktor Münir Derman’a sormuştum. “Efendim”, dedim, “en çok hangi dileğiniz için dua edersiniz?”, Rahmetli, “Yavrum”, demişti, “Allah bana o kadar nimet vermiş, göz vermiş görebiliyorum, el vermiş çayımı içebiliyorum, ayak vermiş, işime gelip gidebiliyorum. Gördüklerimi hatırlayabiliyorum, okuduklarımı unutmuyorum. O kadar nimetten sonra Allah’tan ne isteyebilirim? Böyle bir işten edep ederim” demişti Mübarek Sultan. Sizin de duygularınızı Münir Bey’in paralelinde gördüm. Sizi en içten, en sıcak, en samimi duygularla selamlıyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Nasıl dua etmeliyiz? Yazan Gültekin Çevik
Cvp: Nasıl dua etmeliyiz? Yazan Sabri Tandoğan