Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Nermin Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Nermin Yılmaz
Tarih : 7/8/2010 11:50:21 PM


 


GÖNÜL SOHBETLERİ CİLT6


KONU:Hayat Karşısında Tavır Almak


SABRİ TANDOĞAN


Evet, değer yargılarının alt üst olduğu, birçok çevrelerinde sevginin, saygının, şefkâtin, edebin kalmadığı bir toplumda ya­şamak zorunda isek, nasıl bir tavır takınacağız? Davranış­larımızı nasıl ayarlayacağız? Her gün, her saat, her yerde mü­nâkaşa edip, tatsızlık çıkaracak kadar hiçbirimiz güçlü değiliz. İşte işin can alıcı noktası burada. Bir gün, bir pastanede camın önünde oturmuş, çayımı yudumluyordum. Yolun ortasında bir köpek pisliği vardı. Çok işlek bir caddeydi. Binlerce insan mü­temadiyen gelip gidiyorlardı. Ama dikkât ettim, hiç kimse o pisliğe basmadı. Herkes kenarından dolaşıyor, ayaklarının ucu­nun bile pisliğe değmesini istemiyorlardı. İşte diyorum ki, hayat olayları karşısında aynı tavrı takınabilsek, hayat yolunda önü­müze çıkan bütün engellere rağmen yine de dürüst, temiz, güzel, efendi olabilsek. O günkü, o anki görevimiz ne ise, sağa sola bulaşmadan, kimseyle dalaşmadan işimizi yapabilsek. Sa­nırım birçok mesele, bizim için kendiliğinden halledilmiş olacak. Meselâ ben pazara gittiğim zaman, sattığı mal kaliteli de olsa, sinirli, asabi, hırçın, yüzünden melânet akan bir esnafla katiyen alışveriş yapmam. Ve bu gibi durumlarda hep Çinlilerin ata­sözünü hatırlarım; “Güler yüzlü olmayan dükkân açmasın.” Çünkü, hırçın ve mütecaviz bir esnafla yapılacak alışveriş, eninde sonunda bizi rahatsız edebilir, incitebilir, kırabilir. Orta­okulda Coğrafya öğretmenimiz anlatmıştı. Bazen siklon rüzgâr­ları çıkıyor. Önüne ne gelirse deviriyor. “Yalnız,” demişti hoca­mız, “Bu siklon merkezlerinin ortasında, son derece sessiz, sakin bir tabaka var. Orada her şey huzur dolu, mutluluk dolu, bir sükûnet içinde.” Aradan uzun yıllar geçti, ama ben hocamız Muhsin Bey’in o gün anlattıklarını unutamadım. Ve hep hayatta öyle kalmaya çalıştım. Dışarıdaki şartlar ne olursa olsun, ona uymamak, temiz, nezih, güzel hayatımızı yaşamak. Başkaları kaba konuşuyorsa, sert konuşuyorsa niye onları örnek alalım? Niye Kur’an-ı Kerim’deki Âyetleri hatırlamayalım? Cenab-ı Hak, Hz. Musa’yı Firavun’u Hak’ka davetle görevlendirir. Sonunda; “Ya Musa, Firavun’la konuşurken yumuşak ve tatlı söyle” buyurur. Hayat boyu birçok kavgaların, küskünlüklerin, dargın­lıkların bir tek sert bir sözle başladığını gördüm. İnsan sesi o kadar önemli ki, ağzımızdan çıkan sözler, sesimizin yumuşak­lığında şekillenmiyorsa, konuşmalarımızın da ne kıymeti kalır? Yunus Emre: “Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı, Söz ola ağulu aşı, Yağ ile bal ide bir söz.” der.


 


08 07 2010


Çok Değerli,Güzeller Güzeli Büyüğüm; Her geçen gün yüceliğinizin biraz daha fazla farkına vardıkça, kendi hiçliğimi de o oranda anlıyorum.Sizin için çok ama pek çok şey yapmak istiyorum. Size layık olabilmek hiç mümkün değil, ancak sizin engin hoş görünüzle yanınızda yer alabildiğimi anlıyorum. Bu mübarek kandil gününde beni yolunuzdan, yanınızdan ayırmamanızı diliyorum.Tüm site mensubu kardeşlerimin de kandillerini kutluyor, onların ve Dünya üzerindeki yedi milyar insanın da en az benim kadar mutlu, en az benim kadar yakınınızda olmalarını diliyorum.


 


Sonsuz sevgi ve en derin saygılarımla ellerinizden öpüyorum.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]