Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 7/12/2010 10:42:07 AM



 



 


Muhterem Büyüğümüz, Sevgili Gönül Dostlarımız,


 


Hepinize yeni başladığımız haftanın çok büyük güzellikler getirmesini dileyerek sizleri selamlıyorum…


 


Değerli dostlar, bir süredir ara verdiğimiz Sayın Büyüğümüzün gazete yazılarına bugün bir dönüş yapalım ve yeni bir konunun ilk bölümünü paylaşalım istedik. “Sessizlik Kültürü” başlıklı bu makaleyi paylaşırken tevafuken sabah okumak kısmet olan bir Ayeti de paylaşalım müsadenizle:


 


Lokman Suresi, 19. Ayet, (Diyanet Meali):


 


“Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.”


 


Efendim, inşallah başladığımız haftada bütün işlerinizde kolaylıklarla karşılaşmanız, hep sağlık, huzur ve sükûn içinde olmanız, çok hayırlı, güzel haberler almanız niyazı ile…


 


 


Hayırlı günler.


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


Sessizlik Kültürü (1)


Matematik profesörü olan bir arkadaşım anlattı. Japonya’ya Dünya Matematikçiler Kongresi’ne gidiyor, Tokyo’ya indiklerinde, görevli memura soruyor: “Burada hem temiz ve ucuz, hem kaliteli hangi lokanta vardır?” Memur tarif ediyor: “Orada bin kişilik bir lokanta var.” diyor. Bir arkadaşı ile güle oynaya gidiyorlar. Kapıdan girer girmez birden bin kişinin bakışları ile karşılaşıyorlar. Çünkü onların gürültü ile girdikleri lokantada çıt yok. Mutlak bir sessizlik egemen. Şaşırıyorlar. Ne içeri girebiliyor, ne dışarı çıkabiliyorlar. Şef garson halden anlıyor. Hemen geliyor, onları içeri alıp, oturtuyor. Çevreye bakıyorlar. Herkes öylesine sessiz ki… Bir sipariş verileceği zaman garsonun kulağına fısıldıyorlar. Çatal kaşıklarını masaya koyarken inanılmaz bir dikkat gösteriyorlar, aman bir ses çıkmasın, aman bir gürültü olmasın diye. Arkadaşım bakıyor bakıyor hayran oluyor. “Demek ki,” diyor, “bir de sessizlik kültürü varmış.”


Yine bir Pazar sabahı arkadaşım trene biniyor. Bir Pazar sabahı bir Japon banliyösündeki hayatın akışını etüd edecek… Trende oturduğu yerin karşısında bir Japon aile var: Ana, baba ve çocuk. Çocuk henüz iki yaşında. Ne hikmetse durmaksızın ağlıyor. Anne bir yandan çocuğu susturabilmek için çırpınıyor, bir yandan da arada arkadaşımı süzüyor, acaba yabancıyı rahatsız ediyor mu diye… Ama bir türlü başarılı olamıyor. Eşi köşede sükûnetle gazetesini okumakta. Nihayet gidiyor ondan yardım istiyor. Baba yine yavaş yavaş yerinden kalkıyor, çocuğun yanına gidiyor ve yanağına çok hafif, çok yumuşak bir fiske vuruyor. Çocuk derhal susuyor.


Bütün bunlar bize sağlıklı, mutlu, huzurlu yaşayabilmek için sessizliğin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Yüksek sesle müzik dinleyenlerin bir süre sonra yavaş yavaş beyin hücrelerinin öldükleri bilimsel çalışmalarla ortaya çıkıyor. Gürültü insanı hasta ediyor, sinir sistemini tahrip ediyor, onu hayata karşı duyarsız ediyor. Pascal, “İnsanın hayatta başına ne gelirse şöyle bir köşeye çekilip sükûnetle hayatı, insanları, olayları tefekkür edememekten gelir!” diyor.


 


(…devam edecek)


 


SABRİ TANDOĞAN


YENİ MESAJ GAZETESİ,


25 Temmuz 1998, Cumartesi


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]