Efendim selamların en güzeli ile selamlıyoruz sizi,
Mehmet Bey vesilesi ile sitenize ulaştım. O zamandan beri fırsat buldukça sitenizdeki mektupları ve google video'daki sohbetlerinizi takip ediyorum.
Tanışmamıza vesile olması açısından size iki soru sormak istiyorum:
Sohbetlerinizdeki hâliniz gerçekten insanı rahatlıyor. Sakinliğiniz, olaya hakimiyetiniz, gerektiği yerdeki vurgularınız.. Öyle sakin ama etkili konuşuyorsunuz ki, teşbihte hata olmasın, "Evladım bu sene kurbanlık olarak seni keseceğiz" deseniz, insanın kafasını uzatası geliyor :) O kadar etkileyici bir hâl.. Aslında "Kaderden emin olan kederden emin olur" cümlesi sizin bu hâlinizi anlatmaya yeter bence..
İlk sorum bu hâl ile ilgili. Her fıtrat bu hâli kaldıramaz diye düşünüyorum? Doğru mu? Ne kadar olaylara sizin gibi sakin yaklaşmak istesek de, bir yerde film kopuyor. Öğrenmek istediğim bu durum siz gençken de böyle miydi? Yoksa yaşın ilerlemesinin bu hâlde önemli bir etkisi mi var? Bu hâl ile hâllenmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

İkinci sorum ise uzun süredir kafamı kurcalayan ve etrafımdan herkesin görüşünü almaya çalıştığım bir soru.
Etrafımda birkaç çeşit Allah dostu var. Kimisi hakikat peşinde kapı kapı dolaşıp ilim peşinde olanlar. Diğer bir kısım ise tebliğin önce geldiğini söyleyerek dünyada Efendimizi bilmeyenler varken ne diye yerimizde duruyoruz diyenler..
İkinci kısımdaki kardeşlerim dünyadaki ve ülkemizdeki İslamı ve Efendimiz yanlış bilenlere doğruları göstermek için uğraşıyorlar. Ancak bu sefer de kişisel manevi gelişim de aksamalar olabiliyor. Birinci kısımda ise manevi gelişim kendini çok rahatlıkla gösteriyor.

Kime sorsam "ikisi birden" diyor ancak ikisini bir arada yürütmek kolay değil. Benim aklıma takılan ise, Allah'ın insana verdiği vazife doğrultusunda hangi tarafta ilerlemek daha faydalı olur? Bu konuda bir kısıtlama yapmak yanlış olabilir ama yine de terazinin bir kefesi biraz ağır basabilir.

Allah sizlerden razı olsun. Görüşmek ümidi ile..

Yavuz Sert

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :