Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın "Kardan Adam" dan aldığımız sunum
Gönderen : "Kardan Adam"
Tarih : 8/4/2010 10:25:51 AM


 


Değerli Üstâdım Sabri Bey ve Sevgili Dostlar,





İyiliğinize duacı olarak ve iyilikler niyaz ederek merhaba!



Bugün de -âdet edindiğim üzere- kendi e-posta listemde bulunan arkadaş grubuma, Gönül Sohbetleri'nden alıntı

yaptığım bir  mesaj yolladım.. Mesaja başlık olarak "Sen neye hazırsan, o sana hazır!" cümlesini seçmiştim..



Mesajımın içeriği, muhterem Çiğdem Hanım'ın bizimle paylaştığı son sohbet notlarından oluşuyordu..



Notlarda geçen Hüseyin Caka vak'asının benim gibi bir çok insanı etkileyeceğini düşünmüş ve kendi mesaj grubuma bu içeriği aktarmayı tercih etmiştim..



Ancak, 15-20 günlük aralarla gönderdiğim bu mesajlarımı alan, bir çoğu eski meslektaşlarım olan arkadaşlarıma -bu defa- şunu hatırlatmak ihtiyacı hissettim ve alıntı yaptığım içerikten önce şöyle yazdım..



"Değerli Dostlar, Merhaba!


Her zaman olduğu gibi, aşağıda yine Sayın Sabri Tandoğan'a ait notlar bulunuyor bu mesajımda..


Bendeniz, herhangi bir cemaat, cemiyet, tarikat, siyasal parti ve futbol takımı :) bağlısı veya bağımlısı olmadığım için, emekli bir yüksek yargı mensubunun örnek alınacak güzellikteki hayatından ve görüşlerinden kesitler sunmakta bir beis  görmüyor; bilakis faydalar görüyorum.. 


Zira, aksi olsaydı; sürekli  aynı adresten alıntılar yapmak, bir cemaat-tarikat propagandası gibi algılanabilirdi.. Eğer, gönderdiğim mesajların muhtevasından ziyâde, aynı adresten alıntılar oluşu dikkat çekiyorsa, yanlış algıları bu vesileyle tashih etmek isterim.. 


Netice itibariyle, bu mesajları e-posta listemize aralıklarla göndermekten maksadımız, Âşık Veysel deyişiyle "dostlar bizi hatırlarsın" içindir ve dostlarımızı unutmadığımızı göstermek içindir.."


Devir çok farklı bir devir olduğu için, muhtemel ve muhtelif hassasiyetleri hesaba katarak -sayısız mesajdan sonra- böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duymuştum..


"Sen neye hazırsan, o sana hazır!" başlıklı bu mesajıma mukabele eden bir arkadaşım aynı zamanda bir vefât haberi verdi..


Vaktiyle, aynı kurum çatısı altında hizmet ettiğimiz, yaşıtım olan iki çocuk babası bir  arkadaşımızın vefât haberiydi bu!


Birbirimizi tanıyorduk, ancak ben kurumdan ayrıldıktan sonra hiç irtibatımız olmamıştı.. 


Çok saygıdeğer, iyi huylara sahip güzel bir insan olarak gönlümüzde yer etmişti.. Nitekim, geçen gün -vefât haberini almadan önce- ismi,resmi hafızamızı-gönlümüzü yoklamıştı.. Bugün de vefât haberinden nice nasihatler almış olduk..


İster istemez, 43 yaşındaki bu güzel insanın vefâtına-eceline neyin sebep olduğunu öğrenmek  istedim ve arkadaşıma sordum..


Ancak, arkadaşımdan cevabın gelmesini beklemeden internette haberleri bir taradım ve ecelin rahmetli dostumuza amca elinden geldiğini öğrendim.. Yaz tatilini geçirmek üzere köyüne giden pırlanta dostumuz, yetmişli yaşlarındaki amcasının kurşunlarına hedef olmuştu.. Rivâyet o ki, mal-mülk anlaşmazlığı bu trajediye yol açmış..


Dostumuzun vefâtından gecikmeli olarak haberdâr olduğum için, cenâze namazında bulunamadım.. Nitekim, İstanbul'da defnedilmiş..


Eğer orada bulunabilseydim; "Merhumu nasıl bilirdiniz?" sualine "İyi, çok iyi bilirdim!" diye şehadet etmek isterdim!


Rabbim, bu şehâdetimi kabul buyursun! Âmin!


En kalbî selam ve saygılarımla,


Kardan Adam


Not: İsrâ Sûresi:64,65

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]