Her zaman olduğu gibi, aşağıda yine Sayın Sabri Tandoğan'a ait notlar bulunuyor bu mesajımda..
Bendeniz, herhangi bir cemaat, cemiyet, tarikat, siyasal parti ve futbol takımı :) bağlısı veya bağımlısı olmadığım için, emekli bir yüksek yargı mensubunun örnek alınacak güzellikteki hayatından ve görüşlerinden kesitler sunmakta bir beis görmüyor; bilakis faydalar görüyorum..
Zira, aksi olsaydı; sürekli aynı adresten alıntılar yapmak, bir cemaat-tarikat propagandası gibi algılanabilirdi.. Eğer, gönderdiğim mesajların muhtevasından ziyâde, aynı adresten alıntılar oluşu dikkat çekiyorsa, yanlış algıları bu vesileyle tashih etmek isterim..
Netice itibariyle, bu mesajları e-posta listemize aralıklarla göndermekten maksadımız, Âşık Veysel deyişiyle "dostlar bizi hatırlarsın" içindir ve dostlarımızı unutmadığımızı göstermek içindir.."
Devir çok farklı bir devir olduğu için, muhtemel ve muhtelif hassasiyetleri hesaba katarak -sayısız mesajdan sonra- böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duymuştum..
"Sen neye hazırsan, o sana hazır!" başlıklı bu mesajıma mukabele eden bir arkadaşım aynı zamanda bir vefât haberi verdi..
Vaktiyle, aynı kurum çatısı altında hizmet ettiğimiz, yaşıtım olan iki çocuk babası bir arkadaşımızın vefât haberiydi bu!
Birbirimizi tanıyorduk, ancak ben kurumdan ayrıldıktan sonra hiç irtibatımız olmamıştı..
Çok saygıdeğer, iyi huylara sahip güzel bir insan olarak gönlümüzde yer etmişti.. Nitekim, geçen gün -vefât haberini almadan önce- ismi,resmi hafızamızı-gönlümüzü yoklamıştı.. Bugün de vefât haberinden nice nasihatler almış olduk..
İster istemez, 43 yaşındaki bu güzel insanın vefâtına-eceline neyin sebep olduğunu öğrenmek istedim ve arkadaşıma sordum..
Ancak, arkadaşımdan cevabın gelmesini beklemeden internette haberleri bir taradım ve ecelin rahmetli dostumuza amca elinden geldiğini öğrendim.. Yaz tatilini geçirmek üzere köyüne giden pırlanta dostumuz, yetmişli yaşlarındaki amcasının kurşunlarına hedef olmuştu.. Rivâyet o ki, mal-mülk anlaşmazlığı bu trajediye yol açmış..
Dostumuzun vefâtından gecikmeli olarak haberdâr olduğum için, cenâze namazında bulunamadım.. Nitekim, İstanbul'da defnedilmiş..
Eğer orada bulunabilseydim; "Merhumu nasıl bilirdiniz?" sualine "İyi, çok iyi bilirdim!" diye şehadet etmek isterdim!
Rabbim, bu şehâdetimi kabul buyursun! Âmin!
En kalbî selam ve saygılarımla,
Kardan Adam
Not: İsrâ Sûresi:64,65