Aziz Büyüğüm, Çok Değerli Dostlar,
Hepinize en içten selam, saygı ve sevgilerle Merhaba.
Değerli dostlar, yıllar önceki bir yazımızdan bir alıntıyı paylaşalım istedik bugün
Sağlık, huzur ve mutluluk içinde geçecek zamanlar dileğiyle.
Çiğdem Seçkin Gürel
Mutluluk Üzerine
Vaktiyle imkanları kısıtlı bir adam artık ihtiyacı kalmadığı için atını satmaya karar verir. Bu konuda eşinin de fikrini de sorar. Eşi “Nasıl istersen bey” der, “hem sen daha iyi bilirsin. Sen atı satmaya gidince ben de senin çok sevdiğin bir yemeği sana hazırlayayım”. Adam çıkar, atla birlikte şehrin yoluna koyulur. Adam atıyla giderken yolda satmak üzere kazını pazara götüren bir adam görür ve içinden “Ah”, der “bizim hanım böyle bir kazı olmasını ne kadar çok isterdi.” Hemen adama yaklaşır ve cebinde parası olmadığı için adama kazla atı değiştirmeyi önerir. Adamın, atın çok daha pahalı olacağını hatırlatmasına rağmen, kazla atı değiştirmeyi kabul eder. Yoluna devam ederken yolda bir çocuk görür, çocuğun sepeti mis gibi kırmızı elmalarla doludur. Adam bunun üzerine, “Ah” der, “bu elmaları eşime götürebilsem ne kadar da mutlu olur”. Ve çocuğa elmalarla kazı değiş tokuş etmeyi önerir. Çocuğun kazın elmalardan daha çok tutacağını hatırlatmasına rağmen adam elmaları tercih ederek yoluna devam eder. Yolda bir arkadaşına rastlar ve yol boyunca olup bitenleri anlatır. Arkadaşı der ki “Sen ne yapmışsın böyle. Hanımını mutlu etmek istemişsin ama sana çok kızacak, üzülecek, pişman olacaksın”. Adam “Hayır” der, “ben seninle aynı fikirde değilim. İstersen eve birlikte dönelim, gözlerinle gör”. Arkadaşı kabul eder, eve birlikte gelirler. Arkadaşı “Madem bu kadar kendine güveniyorsun seninle bir iddiaya girelim, ben haklı çıkarsam sen bana, sen haklı çıkarsan ben sana bir kese altın vereyim”. deyince adam, “bende değil bir kese, tek bir tane bile altın yok” diyerek iddiayı kabul edemeyeceğini belirtir. Nihayet eve ulaşırlar. Kapıda hanımı eşini karşılar, hal hatırdan sonra adam o gün olanları bir bir anlatır, her değiş tokuş aşaması için kadın sevinçle “Ah”, der, “ne kadar da iyi etmişsin, zaten sen hep beni düşünürsün”. En sonunda da “Ben de” der “atın eğeri vardı ya hani, onu komşuya götürdüm. Sana istediğin yemeği yapabilmek için yumurta gerekiyordu. Komşuya eğeri verdim, yerine yumurta aldım. Gerçi komşu bu eğer yumurtadan daha pahalıdır dedi ama olsun” deyince bu defa adam, “Hanım” der “çok iyi etmişsin, zaten sen hep beni düşünürsün”. Ve birbirlerine sevgiyle, sarılırlar. Bütün bunları kenardan izlemekte olan misafir ise şaşkındır. Arkadaşına, “Hayret” der, “sen haklı çıktın. Lütfen bu bir kese altını kabul et”. Adam, “Ne kesesi” der, “ben bu iddiaya girmeyi baştan kabul etmemiştim ki?” Arkadaşı “Kabul et, çünkü” der “ben bugün burada mutluluğun ne demek olduğunu öğrendim. Bu bir kese altın az bile…”