Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın F. Gül Hanım'dan aldığımız sunum.
Gönderen : F. Gül
Tarih : 10/1/2010 11:36:11 PM


 


Saygıdeğer Babacığım, hürmetle ellerinizden öpüyor, değerli dostlara selam, sevgi ve saygılar sunuyorum. Bir sohbetinizden aldığımız notları değerli dostlarla paylaşalım istedik. Hayırlara vesile olması ümidiyle…


 


Sohbetimiz “İnsan İlişkileri” üzerine yoğunlaşıyor; Değerli Büyüğümüz buyuruyorlar;


 


-İnsanlara direkt olarak, şunu yapma bu hatayı işleme dersek, karşıdaki insanın tepkisini çekeriz. Çok ince taktiklerle, incitmeden de uyarabiliriz. Bütün mesele duruma göre hareket etmek. Allah Hz. Musa’yı Firavun’u Hak’ka davetle gönderirken, “Ya Musa, yumuşak ve tatlı söyle” buyurur. Bizim hayattaki en büyük hatamız şu oluyor;İnsanlarla ilişkilerimizi nefsaniyetimize göre ayarlıyoruz. Bu çok yanlış. Birbirimize sevgi, saygı gösterelim. Özdemir Asaf bir şiirinde “Dünya Kaçtı Gözüme” diyor Bir İngiliz atasözü var ; “Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir” Etrafımız güzelliklerle dolu ama göremiyoruz. Önemli olan bütün bedeni göz haline getirmek. Bu da sohbetle olur, ibadetle olur, Allah’ı, Resulullah’ı, Velileri canı gönülden sevmekle olur. Bütün mesele hayatı tanımak, insanları tanımak. Hepimiz hayatı tanımaya, insanları tanımaya mecburuz.


 


-Tanımazsak ne olur Efendim?


 


- Tanımazsak, yuva kurarız hayrını görmeyiz. İşyerinde arkadaşlarımızla güzel bir dialog kuramayız. Hangi topluluk, bizi iyinin, güzelin, asil ve yüce olanın yolundan uzaklaştırıyorsa, o topluluktan uzaklaşmamız gerekir. Ne olursa olsun, gönlümüzü öldürmeye Hakkımız yok.


 


-Gönlümüzü öldüren en tehlikeli şeylerden biri de kin ve nefret, intikam duyguları. Bir önceki sohbetinizde de değinmiştiniz. Bize hayatı tanımamız için, çok önemli bir ipucu, birçok müşkülümüzü halledecek anahtarlar vermiştiniz. ” Hayatı tanıyan bir insan kimseden incinmez. Çünkü herkesin tabiatının gereğini yerine getireceğini bilir, ona göre tavır alır. Demek ki der, bu akrep tabiatlı akrebin de vazifesi malum…” diye buyurmuştunuz. Efendim, insan beşeri bir varlık. Halk arasında bir deyim vardır. ”Beşer, şaşar” denir. İstemeden, içimizi saran bu negatif duygulardan nasıl uzak duralım?


 


-Yavrum, aslolan affetmektir. Afetmediğimiz müddetçe, o kişiyi sırtımızda hamal gibi taşırız. Niye taşıyalım, özür dilese de dilemese de biz afedelim. Sırf kendimiz onun hamallığından kurtulmak için. İçimizde hiç kin, düşmanlık hislerini taşımayacağız. Halk arasında bir söz vardır; “ Onun heybesi delik” derler. (Gülüşüyoruz. ) Kalbinizde kin, nefret, intikam duygularını barındırmayınız. Aksi halde bu sizi hem manen, hem maddeten yaralar. Şu an oturduğunuz yerde, Amerika’daki bir tanıdığınıza, içinizden küfür ettiğiniz zaman, o kişi anında onu algılar. O da size küfür eder. E. . ben niye kendime küfür ettireyim.


 


-Efendim, hayvanlarda haklarında ne düşündüğümüzü hissederler mi?


 


-Hayvanlar da haklarında kötü düşündüğümüzü hisseder. Eşya da, bitki de anlar. İnsanla eşya arasında da bir manevi duygu alışverişi oluyor. İnsan, hayvan, bitki, eşya ne olursa olsun, onlarla sevgi dolu bir dialog içinde olalım.


 


-İnsanların eşyaları da aynı özelliği taşır mı?


 


-Evet yavrum. O eşya da sahibinin elektriğini yayar. İnsandaki müspet haller de, menfi haller de sirayet ediyor. İnsan o kadar hassas bir varlık. Peygamberimizin Hadisini unutmayalım. Sık, sık tesbih çekelim”Ya hayır söyle, yahut sus. ” Bazı insanlar, şikayeti, negatifliği bir yaşama üslubu haline getiriyor. Böyle bir insanla kimse görüşmek istemez. Sohbetlere böyle insanları çağırmamak lazım. Öyle kişilerden uzaklaşacağız. Negatif bildiğiniz insanların hiçbir şeyini kullanmayın. Çöpe atın.


 


-Olumsuz duyguları üzerinde barındırmayan insan ne kadar hafiflemiş olur. Sizin “Yüklerden kurtulunuz” başlıklı yazınızı da sık sık okumamız gerekiyor.


 


Peki Efendim, ”Feraset “nedir?


 


-Feraset, aklın inceliği demek. Feraset sahibi insanlar, daima az ve öz konuşur. Onun için öyle insanların yanında az konuşmak gerekir. Küçücük hareketler arkasında dağ gibi olayları gizler. Bütün mesele insanın nefis karşısında aldığı tavır. Zahirde olan olayların, batınını araştırmak lazım.


 


-Yunus Emre; En büyük ilim kendini bilmektir. diyor. Peygamber Efendimiz, bir Hadislerinde, ”Kendini bilen, Rabbini bilir “ buyuruyorlar. Efendim, biz kendimizi nasıl tanırız?


 


-Kendini bilme, tanıma, hayatın en önemli olayı. Her insan kendini tanımak zorunda. Kendimizi nasıl tanırız? Dünya’ya gelmiş, gelecek en büyük insan, Peygamber Efendimiz. Hepimizin mürşidi O. Biz kendimizi ne kadar çok ona benzetirsek, kendimizi o kadar çok tanıyabiliriz. İnsanlık tarihinde tek yol gösterici, tek mürşid Hz. Peygamber Efendimiz. Bizim görevimiz, onun gibi olmaya çalışmak. Bir insan, bütün ömründe, bir tek Peygamberimizin, “Ya hayır söyle yahut sus” Hadis-i Şerif’ini yaşarsa velayet makamına yükselir.


 


-Kendini tanımak kolay değil mi ya da neden bu kadar zor?


 


-Hayat o kadar karmaşık ki; Hayat yolunda adam gibi yürümek öyle zor ki; Hep önyargılar, çevremizi ağ gibi sarmış durumda. Şimdi ben çıkıp desem ki, içki içen insan 40 gün boyunca sağlıklı düşünemez. Sağlığa zararlıdır. İnsanı kendinden uzaklaştırır. Aman sakın içmeyin. Bana ne cevap verirler? Ya da plaj hayatının insan fıtratı üzerinde yaptığı tahribatı anlatsam. Böyle bir gereksinme olmadığını, insanların kapıldığı bir akım, moda olduğunu söylesem, insanın en asil, en temiz yönü olan "Haya" duygusunu kaybetmesine sebep olur desem çoğu insanların bana nasıl tepki vereceğini tahmin edebiliyorum. Böyle önyargılarla dolu bir hayatta rehber olmadan tek başına yürümek, kendini bilmek mümkün değil. Rehberimiz Kur-an’ı Kerim ve Hadis-i Şerifler…


 


Sabri Tandoğan


 


Efendim dilinize, gönlünüze sağlık. Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Yeni sohbetlerde birlikte olmak dileğiyle ellerinizden öpüyorum efendim. Müsaadenizle...


 


F. GÜL

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]