Zor ve kötü bir günün ardından
dinlenmek için yolumun üzerindeki bir parka oturdum.
Zihnimden pek çok düşünce geçiyordu.
Fakat düşünmek beni daha da mutsuz ediyordu.
Hayat neden bu kadar acımazsızdı?
Neden kötülük, bencillik, adaletsizlik dünyaya egemendi?
Gerçekten yaşamın bir anlamı var mıydı?
Yoksa en iyisi hiç düşünmemek miydi?
Hiç bir şey bilmeden yaşamak,
Tıpkı şu serçeler gibi...
Şu küçük dünyalarında ne kadar mutlu görünüyorlardı.
Onlara hayranlıkla bakarken,
Birden bir serçenin oturduğum banka konduğunu gördüm.
Sanki bana "hoşgeldin" demek istiyordu.
Usulca "merhaba" dedim serçeye.
Serçe "merhaba" diye cevap verdi.
Duyduğum ses bir hayal miydi, yoksa yaşamın sesi miydi?
"Sen konuşabiliyor musun? diye sordum.
Serçe "Evet, bizler de konuşuruz ama siz anlamazsınız" dedi.
"Neler konuşursunuz peki?"
"Neler konuşmayız ki?
Sabah vakti güneşin doğuşunu,
Akşam güneşin batışını,
Ağaçların güzelliğini,
Yediğimiz meyvelerin lezzetini,
Arkadaşlarımızı,diğer hayvanları, insanları...
Doğadaki her şeyi konuşuruz..."
"Sana bir soru sorabilir miyim?" dedim.
"Tabi ki" dedi serçe.
"Sence mutluluk nedir?"
"Mutluluk, güzellikle başlayan bir yolculuktur." diye cevap verdi.
"Peki, böyle bir hayatta mutluluk mümkün mü?" diye sordum.
Serçe : "Elbette mümkün." dedi ve devam etti:
"Önce güzeli görmeyi öğrenmelisin.
Her şeyin arkasında bir güzellik vardır.
Yılanların, böceklerin bile bir güzelliği vardır.
Bu tamamen senin nasıl baktığına bağlıdır."
"Bunu nasıl başarabilirim?" diye sordum.
Serçe :
"Her yerde sadece güzel olanla ilgilen.
Bir çiçek, bir ağaç,bir resim,bir bulut,bir renk,
Bir şiir, bir ses, bir gülümseme, bir söz, bir dua.
Nerede olursan ol sadece güzeli araştır, güzele bak, güzeli yaşa.
Sözün güzelini dinle, güzelini söyle.
Yaptığın her işi en güzel şekilde yap.
Geçmişin sıkıntılarını, yarının endişelerini düşünmeyi bırak.
Bugünü en güzel biçimde değerlendirmeye çalış.
Sıkıntılı olduğun zaman bile yaşadığın güzellikleri düşün.
Seni üzen ve endişelendiren olumsuz her şeyi hayatından çıkar.
Onlara karşı kör ve sağır ol.
Güzellik en büyük tutkun olsun.
Güzellik en iyi arkadaşın olsun.
Güzellik en büyük sırdaşın olsun.
Bir süre sonra sen de hayata farklı bir gözle bakacaksın.
"Peki, sonra? "dedim
"Sonra bu güzellikler seni daha güzele götürecek.
Eskiden farkında olmadığın bir çok güzelliğin farkında olacaksın.
Güzeli gören, güzeli düşünmeye başlar.
Kendinle dost ve barışık olacaksın.
İnsanları ve hayatı daha çok seveceksin.
Daha faydalı ve iyi bir insan olacaksın.
Eskiden senden uzaklaşan insanlar seninle beraber olmak isteyecekler.
Sahip oldukların için daha çok şükredeceksin.
Kendi dünyanda kendi cennetini kuracaksın.
Her gün yeni bir doğuştur ve yeni bir şanstır.
Karar ver, sadece bir gününü hep güzelliklerle geçir.
Arkası mutlaka gelecektir."
Serçeye, "Bu söylediklerini yapmak istiyorum,
fakat hayatın gerçekleri ne olacak?" diye sordum.
"Mutlu ve iyimser insanlar hayatın gerçekleriyle daha iyi mücadele eder".dedi ve devam etti:
Farzetki bir kolun kesildi.
Önünde iki seçenek var:
Ya ömrünün sonuna kadar bunu dert edersin, yaşama küsersin.
Ya da kalan diğer kolun için sevinir, yaşama devam edersin.
Nasıl yaşayacağını sen belirlersin."
Ayrılmadan önce bana hayat hakkında son bir tavsiyede bulunmasını rica ettim.
Serçe, şunları söyledi:
Bizler ne zaman doğacağımızı bilmiyorduk.
Nasıl doğacağımızı da bilmiyorduk.
Ne zaman öleceğimizi de bilmiyoruz.
Hayat sonsuz bir denizdir.
Bizler ise bu denizde sadece küçük birer damlayız.
Hayatı tam olarak anlayamayız ve akışını değiştiremiyiz.
Fakat kendimizi değiştirebiliriz.
Kendimiz için ne kadar iyi ve güzel bir yaşam kurabilirsek
Hayata da o kadar güzel bir katkı yapmış oluruz.
Her güzellik aslında tek bir güzelliği anlamak içindir.
O güzelliğe ulaştığında yaşamın amacına da ulaşmışsındır.
Selam ve sevgilerin en güzeli ile...
Her gün yeni bir doğuştur...