Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 11/8/2010 3:39:40 PM



 


Çok Değerli Büyüğüm ve Sevgili Dostlar,


 


Hepinizi başladığımız haftanın büyük güzellikleri de beraberinde getirmesi dileği ile selamlıyor, Sayın Büyüğümüzün daha önce bazı bölümlerini eklediğimiz yazısının devamını sunuyoruz.


 


 


En içten dileklerle.


 


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


Sanat ve Etkilenme (3)


İnsan hayatının en küçük olayları bile çok büyük bir önem taşırlar. Görmek aşktır. Yunus “Şu gözümden gören nedir?” diye sorar. Görme yeteneği görendedir. Göz sadece bir dürbündür. Dürbün görmez. İnsan kalbi, başkalarının duygularına ancak kendi tecrübeleri nispetinde açıktır. Her eser bir derstir. Bir büyük ressamın eserinden yapılacak bir kopya, o eserde gizli olan bu dersi kendi kültürüne ilave etmek, bir başkasına ait olgun bir tecrübe ile kendi sanatını zenginleştirmek demektir. Kültür bir ömür boyu devam eder, son nefese kadar…


Her büyük sanatkârın hayatında bu cinsten çalışmaların etkileri görülür. Viyana Müzesi’nde böyle çalışan bir yaşlı ressam hanımı görmüştüm. Paris’te ihtisas sahibi kopya resim yapanlarla tanıştım. Amerikalılar bütün Rodin Müzesi’ni aynen alçı kalıplarla ülkelerine taşıdılar, Neden rengin ve desenin ve rengin cıvıltısını en güzel şekilde biz de tatmayalım? Sanatı geliştiren sevgi ve ilgi değil midir? Bizi kendimize ve dünyaya tanıtacak gerçek sanatçıların yetişmesi için müze kültürü şart. Müze kültürü olmadan bir sanatçının yetişmesini batılının kafası almaz. Oralarda iyi kötü bir sanat tarihini takip edecek derecede müzesi olmayan bir tek önemli şehir bulamazsınız. Sanat için, düşünce hayatı için geçirilen her duraksama acı bir kayıptır. Çünkü her geçen zamanı bir misli daha geri kalmakla öderiz. Aşkla, inançla, heyecanla seyredilen her büyük tablo, her sanat eseri, o ürpertiyi duyan her insanın dünyasında ömür boyu unutamayacağı etkiler, güzellikler uyandırır. Aşk imiş her ne var alemde… dedirtir. Bir bilsek… Bilebilsek… İçinde yaşadığımız çirkinlikler ve kabalıklar, sevgisizlikler ortamında, müze kültürümüzün olmayışının ne büyük rolü var… İsdidadı olan, yetişebileceğini bilen bir sanatkâr yetişmezse ıstırap çeker, kendisini ve çevresini zehirler. Bir topluma ruhunu veren, bir toplumu ayakta tutan sanatçılardır. Sanatçılarına lâyık oldukları değeri vermeyen toplumlar, bir süre sonra yaşama sevinçlerini kaybederler; varoluş, onlar için anlamsız olmaya başlar.


 


(…devam edecek)


 


SABRİ TANDOĞAN

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]