Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Cvp: Konuşmanın ve misafirliğin edepleri, incelikleri
Gönderen : Sabri Tandoğan
Tarih : 11/22/2010 3:47:11 PM


Sayın Serap Hanım,


22.11.2010 tarihli mailinizi aldım.


 


Kıymetli yavrum, gerek misafir kabul etmede, gerek misafirliğe gitmede ilk önce akla gelen durum edepli olmaktır. Günümüzde her kafadan bir ses çıkıyor. Sadece dini konularda televizyonlardaki karışık sesler bir toplumu dejenere etmeye yeter. Özellikle mübarek Ramazan ayında o kadar parazitli sesler çıkıyor ki onu anlayan bilir. Bazan Ramazanda bana sorarlar. Sen, derler filan kanaldaki filan konuşmayı dinledin mi? “Hayır” derim. Sebebini sorduklarında “Dini inaçlarımı kaybetmemek için” diye eklerim. Değerli yavrum, genel olarak nerede olursa olsun bu zamanda sana bir şey sorulmadıkça katiyyen müdahale etme. Bir kere hiçbir faydası olmaz. İkincisi sana içlerinden demedikleri söz bırakmazlar. Ukala, derler, çok bilmiş, derler, kendini beğenmiş, derler. Kendini ne sanıyor yani, derler. Derler oğlu derler. Ben öyle yaparım, nerede olursam olayım başımı önüme eğer, ellerimi dizlerimin üzerine koyar, edeple, saygıyla otururum.


Gayet tabi misafirliğe gittiğin evde ev sahibi yaşlı ise, halsizse, hasta ise, dermanı yoksa gene de müsade isteyip çay servisini yapmak daha iyidir. Ama öyle hanımlar var ki senin iyiniyetini anlamaz, rahatsız olur, tedirgin olur, “Bu kadın niye benim mutfağıma giriyor yani dedikodu yapacak konu arıyor.” derler. Onun için aman yavrum kim olursa olsun müsade istemeden sakın çay servisine yardım edeyim deme. Sakın ev sahibinin ikramlarını eleştirme. Zıkkım gibi de olsa, yutarken gözünden yaş da gelse sakın tenkid etme. Bazı kimseler var daha önceden haber veriyor, geleceğim diyor. Ev sahibi de hazırlık yapıyor. Ondan sonra misafir hanım da hava basmalar başlıyor: “Ay ben rejim yapıyorum, onu yemem, bunu yemem, şuna elimi sürmem.” Olmaz böyle şey. O zaman hiç gitme. Az da olsa muhakkak ikramdan bir şeyler yemeli. Hele günümüzde bir topluluk içinde konuşmak o kadar zeka, dikkat, incelik, edep, uyanıklık istiyor ki. Mesela siyaseti hiç sözkonusu etmemek gerekir. O toplulukta değişik görüşler olabilir. O nedenle o konuda sükut etmek en iyisi. Çok şişman, obez bir hanımın bulunduğu toplulukta be işte şöyle rejim yaptım, bunları bunları yemedim, soframa bile koymadım, şu kadar zamanda şu kadar kilo verdim denmez. Şişman hanım en azından tedirgin olabilir, rahatsız olabilir. Öyle kimseler vardır ki bazı konularda çok hassastırlar, kırılgandırlar. O nedenle bir toplulukta böyle kimseler varken onları üzmemeye, kırmamaya, incitmemeye çok dikkat etmek gerekir. Bunun dışında bize bir soru sorulsa bile yine de konuşmayı uzatmamak, hazır bulunanların dikkatlerinin dağılmamasına önem vermek gerekir. Anadolunun bazı yerlerinde kullanılan çok güzel bir söz vardır: “Lafın çoğu,” derler, “adamın aptalına söylenir.” Mümkün olduğu kadar orada bulunanların kültür seviyelerine, görgülerine, ilgi alanlarına göre konuşmak gerektir. Rahmetli babannem “Yavrum,” derdi, “söz dokuz boğumdur. Herbirini düşünerek ayrı ayrı çıkarmak gerekir.” Yunus Emre de “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ide bir söz.” diyordu.


Değerli yavrum, şimdilik ilk etapta söylenecekler bunlar.


 


Selam, sevgi ve saygı ile.


 


Sabri Tandoğan


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Konuşmanın ve misafirliğin edepleri, incelikleri Yazan Serap
Cvp: Konuşmanın ve misafirliğin edepleri, incelikleri Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]