Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın Çiğdem Seçkin Gürel Hanım'dan aldığımız sunum.
Gönderen : Çiğdem Seçkin Gürel
Tarih : 11/27/2010 12:09:45 AM


 




Aziz Büyüğüm ve Saygıdeğer Dostlar,


Hepinize çok iyi olmanız, günlerinizin sağlık, huzur, mutluluk ve esenlikler içinde geçiyor olması niyazı ile Merhaba.


Çok değerli dostlar, bugün de dilerseniz yine yıllar öncesine uzanalım ve Sayın Büyüğümüzün TV sohbetlerine kulak verelim…


İşte o günlerde notlar almaya çalıştığımız defterden yeni sayfalar…


Hepinizi saygı ve sevgilerin en içten geleni ile selamlıyorum Efendim.


Allah’a emanet olunuz.


 


Çiğdem Seçkin Gürel


 


SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR-4


 


22 Mayıs 1999 Cumartesi


Sabri Tandoğan


Konu: Güzel Konuşma Sanatı                                                                           


Güzel konuşmanın sırrı, güzel konuşmaya çalışmamak, doğal olmaktır. Tabiilikten uzaklaşmak, insanın fıtratına da aykırıdır. İnsanı komik duruma düşürür, zarafetten uzaklaştırır.


Önemli olan güzel konuşmak değil, insanlara doğru, güzel, yapıcı, bir şeyler kazandırıcı şeyler konuşmaktır. Önemli olan bir güzelliği anlatabilmek, bir insanı sevindirebilmektir.


Bazı insanlar zarif, ince, edepli, temiz ve asildirler. Bu insanları dinlemek saatler de sürse hoştur.


Sanat, kültür ve edebiyat değeri olan kitaplar okumalıdır. Ben her şeyi okurum demekle olmaz, bunun için ne zamanımız, ne imkanlarımız müsaittir. Önemli olan az ve öz okumaktır. Prof. Mehmet Kaplan’ın dediği gibi az ama tekrar tekrar okunacak kitaplar var. Bunlar okundukça insanın damarlarında akmaya başlar. Benim yüzlerce kere okuduğum kitaplar, şiirler vardır, doyamam.


Çocukluğumda çok yaşlı bir komşumuz vardı. Yüzü pırıl pırıl, kırışıksızdı. Onun bir defteri vardı. İçinde 10–15 Ayet, 10–15 Hadis-i Şerif ve bir o kadar da Yunus’tan şiirler vardı. O bu kadarcık bir dağarcıkla tarifsiz bir güzellik yaşar, defterini her okuyuşta içi hazlarla dolardı.


İnsanlar desinler diye değil, biraz adam olmak, güzel yanlarımızı geliştirmek için okumalıyız.


Mümkün olduğunca güzel konuştuğuna inandığınız insanların konuşmalarını dinlememizk gerekir. Güzel konuşan tiyatro, sinema vs. sanatçılarının cümleleri nerelerde hareket kazanıyor, vurguları nasıl kullanıyorlar, ses tonu hangi kelimelerden nasıl etkileniyor… bütün bunlara dikkat etmeliyiz, onları saygıyla dinlemeliyiz, her hareketlerine dikkat etmeliyiz.


Japonya’da kaç tane konuşma, kaç tane dinleme sanatı kitabı var diye araştırttım, dinleme sanatı kitapları, konuşmaya göre 7 – 8 kat fazla çıktı.


Kısacası çok edepli bir şekilde dinlemek çok önemlidir. Hiç belli olmaz. Atalarımız “Söyleyene değil, söyletene bak.” demişlerdir. Her an canlı bir ruh hali içinde her şeye hayranlıkla, hayretle bakabilmek, Yunus  gibi “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.” diyebilmek ne güzeldir. Böylece insan hiç fark etmediği şeyleri görmeye, sezmediği şeyleri anlamaya başlar. Bu da insanı güzelliklere, güzel konuşmaya ve her şeyin en güzeline götürür.


 


23 Mayıs 1999 Pazar


Sabri Tandoğan


Konu: Edep ve İncelik


Edep ve incelik abidesi Paşa Dede Hazretleri çok yaşlı olmasına rağmen bir akşam davetli olduğu evde kendisinden yaşça çok küçük olmalarına rağmen bütün misafirleri çok büyük bir nezaketle ayağa kalkarak karşıladıktan sonra evin beş yaşındaki kızını da aynı şekilde karşılayınca misafir hanımlardan biri dayanamadı  “Aman Paşam,” dedi, “ne yapıyorsunuz, bacak kadar çocuk sizin bu inceliğinizden ne anlar?” Paşa Dede Hazretleri yine çok büyük bir edeple, içini çekerek cevap verdi: “Ahh efendim,” dedi, “biz onlara bu incelikleri göstermezsek bu yavrucaklar onları nereden görüp öğrenecekler???”


Gençliğimden beri, değer verdiğim insanlarla tanışmaya, onların soluduğu havayı solumaya özen gösteririm! Böyle bir amaçla randevu alarak okuduğum bir kitabından çok etkilendiğim Mithat Bahari Beytur Beyefendiyi ziyarete gittim. Çok kibar, zarif bir insandı. Çok yaşlanmıştı. Bir koltuğa oturtmuşlar, ayaklarının altına da yastıklar bırakmışlardı. Yarım saat kendisiyle görüştüm ve o sohbette o kadar mutlu oldum ki… Sonra yoruldu, izin isteyip istirahate çekildi. Eşi beni bırakmadı, “oturun, biz biraz daha sohbet edelim”, dedi. Kendisine sordum, acaba böyle zarif, beyefendi bir insan olan eşinden herhangi bir şikayeti var mıydı? (Belki edeben böyle bir soru sorulmamalıydı…Gençlik işte... Ama öyle güzel bir cevap aldım ki! İyi ki sormuşum diyorum şimdi kendi kendime.) Eşi de çok nezih, asil bir hanımdı. O da “evet var,” “hep soruyorum, kendisine karşı olan kusurlarımı, noksanlarımı söylesin diye ama o hep “Hata da bizde.. kusur da bizde, noksanlık da bizde…” diye cevap veriyor. Kendi yanlışlarımı bulup düzeltemiyorum.” dedi.



İnsan mutluluğu evinde, yuvasında, dostlarında aramalıdır, dışarıda bulabileceğini sanmamalıdır.


 


Sabri Tandoğan


Meltem TV Sohbetlerinden

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]