Sayın Banu Hanım,
6.12.2010 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, seninle bu konuda galiba anlaşamayacağız. Pek ümidim kalmadı.
Değerli yavrum, hayatta bazı durumlar var ki onda inkıta olmaz, bahane olmaz. Diyorsun ki iş değiştirdim, bunun sıkıntıları oldu. Dolayısıyla oğluna gereken ilgiyi gösteremedin. Bu senin görüşün. Rahmetli annem olsaydı o yaşadığı sıkıntıları da maddi olsun, manevi olsun benimle paylaşırdı. Modern ailelerin bilemediği bir şey var; aşk olsun, sevgi olsun, paylaşmaktır ve paylaşmanın güzelliği hiçbir şeyde yoktur. Şimdi insanlar maddi manevi zorluklar yaşayınca onu çocuklarından gizliyorlar. Mesela bir zamanlar sitemize çok ilgi gösteren banka müdürlüğünden emekli bir hanım vardı. Kocası siyasal nedenlerle işinden uzaklaştırılmış, zor duruma düşmüşler. Oğlu paralı ve pahalı bir kolejde okuyormuş. Çok büyük sıkıntılar pahasına da olsa bu durum devam etmiş. “Ben,” dedim, “sizin yerinizde olsam çocuğu o okuldan alır, devlet okuluna verirdim ve bunun nedenlerini çocuğun anlayacağı bir dille anlatırdım.” Hanım, bu cevaba bozuldu. Bir daha ne aradı, ne sordu.
Değerli yavrum, çocukla beraber camiye gitmek, namaz kılmak güzel, çok güzel. Ama bu kadarı yeter mi? Büyük tasavvuf şairi Mısri Niyazi Hazretleri “Namazın kazası olur, sohbetin kazası olmaz.” diyor. Çocuk eğitiminde önemli olan önce dialogtur. Dialoğun güzelliğidir. Mesela dün, bir olay, izahını yapamadığım bir olay beni biraz üzmüştü. Sabahleyin Çiğdem yavrumla beraber gelen maillere cevap yazacaktık. Çiğdem, her zamanki hassasiyeti, inceliğiyle “Babacığım,” dedi, “sizin bir şeye mi canınız sıkıldı?” Durumu anlattım... Hayatta önemli olan paylaşmaktır. Yıllarca evvel Bilgi Kitabevinde gördüğüm bir çocuk kitabının ismi beni çok duygulandırmıştı: “Paylaşmak ki O En Güzel”. Yıllardır bu sözü tekrarlıyorum, belki binlerce defadır. Ama güzel bir mısra gibi doyamıyorum: “Paylaşmak ki o en güzel.” Mesele senin anladığın ve bana kırıldığın gibi değil. Çocuk bluğ yaşına gelebilir. İş değiştirilebilir. Ama bunlar o güzelim ilgiye engel değil ki. İnsanoğlu ne güzel kendini kandırıyor.
Değerli yavrum, yalnız sevinçler, mutluluklar, neşeler değil acılar, ıstıraplar, gözyaşları da paylaşılır. Sevgi bağlarını ören aslında bu çokyönlü paylaşmak olayıdır. Biz ne yapıyoruz, mesela evimize çok değerli bir misafir geliyor, belki Türkiye’nin en kültürlü insanı. Çocuk misafire çıkmıyor. Anne, “Ay,” diyor, “çocuk ders çalışacak.” O öyle sansın. Çocuk odasına kapanıyor, interneti açıyor. Ondan sonra da anne “Ay,” diyor, “bu çocuğa bir şeyler oluyor.” Bu minval üzere annenin şikayetleri bitmek bilmiyor. Sonra da bize gerçekleri söyleyenlere kırılıyoruz...
Kıymetli yavrum, bu konuyu daha fazla işlemek istemiyorum. Çünkü biliyorum ki kırık plak aynı yerden yine dönecek.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Paylaşmak ki o en güzel” Yazan Banu
Cvp: “Paylaşmak ki o en güzel” Yazan Sabri Tandoğan