Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sayın F. Gül Hanım'dan aldığımız sunum
Gönderen : F. Gül
Tarih : 12/24/2010 1:08:57 PM


 


Saygıdeğer Babacığım Değerli Gönül Dostları


      Yeni bir günün başlangıcında hayırlar, güzellikler, iyiliklerle karşılaşmanızı temenni ediyor, hürmetle ellerinizden öpüyorum.


Efendim izninizle değerli sohbetlerinizden aldığım notları sunuyorum.


         SABRİ TANDOĞANLA HAK SOHBETLERİ (31 07 2010)


(Sohbetimiz çocuk eğitiminin temel kuralları ile başlıyor)


    Biz annemle hep ruh tahlilleri yapardık. Çevremizdeki insanlar hakkında... Şu davranış doğru, bu davranış yanlış diye. Annem olaylara hep objektif bir gözle bakardı.


    Dünyada en zor şey, çocuk terbiyesidir. Ben 5 yaşında iken annem bana herşeyi vermiş. Ben farkında değilim. Bugünkü ben, annemin inşa ettiği benim.


Çocuk eğitiminin başarılı olabilmesi için, önce eğiticinin iyi yetişmiş olması lazım. İnsan kendini yetiştirmeden belli bir olgunluk düzeyine gelmeden oğlunu veya kızını yetiştiremez. Aşırı sevgi çocuğa objektif bir tavır takınılmasına engel oluyor. Anne baba çocuğunu ne kadar çok severse sevsin, ona karşı objektif bir tavır takınmak zorunda.


Son nefese kadar, anne babanın vazifesi bitmiyor. Örnek olacak çocuklarına. Son nefeste bile iman ile çene kapayıp, örnek olacak.


Mesele insanı işleyebilmekte. Miss Sullivan olmasaydı Helen Keller olamazdı. Ona aşk verdi, yaşama sevinci verdi. Helen keler, kör, sağır, dilsiz olduğu halde, iç dünyasının güzelliklerini yansıtan kitaplar yazdı. Bütün mesele insanın içinde o aşkın uyandırılması.


Anasından deha doğan hiç kimse yok. Mühim olan insanın içindeki dehayı uyandırmak.


Allah her insana doğuştan farklı kabiliyetler veriyor. Ama bunu işleyecek anne baba lazım. Onu işleyecek öğretmen lazım. Onu işleyecek komşu lazım. Onu işleyecek toplum lazım.


( Bayram Bey'in ses cihazına yüklediği Türk Müziğinden seçilmiş eserler... Mahur Beste bizi alıp ötelere götürüyor. Sorulan bir soru üzerine sohbetimizin akışı güzel sanatların insan ruhu üzerindeki etkileri üzerinde yoğunlaşıyor. )


         Her güzel sanat, insanı Allah'a farklı yönlerden yaklaştırıyor. Önemli olan tüm sanat dallarını ayrı ayrı özümlemek, içimizde duymak, yaşamak.


Bugün yaşadığımız hayat gereği içimizdeki menfezler kapanıyor. Onların açılması gerekiyor. Bu açılımlar güzel sanatlar yolu ile gerçekleşiyor. Bazen bir tablo görüyorsun o menfezleri açıyor. Bazen bir müzik eseri, mesela Mahur Beste insanın içinde, çok güzel, değişik açılımlara sebep oluyor.


Seher rüzgarında öyle birşey var ki, insan yeniden dünyaya gelmiş gibi oluyor. Bunu kaç kişi hissedebiliyor? Diriltici bir etkisi oluyor. Kendinde bir dinçlik bir enerji hissediyorsun.


(Tüm bu güzellikleri yaşamanın belli bir kültür seviyesine yükselmiş olmayı gerektirdiğinin bilinci ile sorulan bir sual üzerine sohbetimiz insanın tekamülü üzerine kayıyor. )


İnsanın ilmi arttıkça ALLAH'I daha çok tanıyor. İnsanı hayat olgunlaştırır.


Bir yazarı okurken, hatta bir insanla sohbet ederken, o sohbet bize birşeyler veriyorsa, manevi yüceliklere götürüyorsa, onun bir anlamı vardır. Bugün öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, okunacak kitabı bulmakta zor, sohbet edecek insanı da bulmak zor. Onun için çok dikkatli olmak lazım.


Herşeyi bir plan dairesinde yapmalıyız. Çamaşır yıkamak, ütü yapmak herşey bir plan dairesinde olacak.


"Zamana saygı duyun, zaman Allah'tır. "


Hani Ayet var: "Maliki yevmiddiyn" buyruluyor. O gün eşya da şahitlik yapacak.


İki türlü görme var; Gözümüzle gördüğümüz, bir de manevi görüş var. Manevi görüş bambaşka birşey.


Hacet kapısı her zaman açıktır. Önemli olan biz o tecelliye  layık mıyız ona hazır mıyız.


Şikayetin sebebi şükürsüzlüktür. Allah nimetlerini veriyor. Bana düşen bu nimetlere şükretmek. Birşey istemeye utanıyorum.


Kalpte bir nur, akılda nur.


Dinlemek sanatı herşeyden önemli. Karşıdaki insanın yalnız söylediğini değil, söyleyemediklerini de anlamaya gayret göstermeliyiz.


Bize düşen vazife, hep pozitife bakmak. Kusur görende oluyor. Biz kusur görmemeye çalışacağız. Biz kimse ile meşgul olmayacağız. Acaba ben nasıl daha pozitif bir insan olabilirim. Bunu düşüneceğiz.


Zahir başka, batın başka. Biz hep zahire bakıyoruz. Yunus "Kimse bilmez bizi biz ne işin içindeyiz" diyor. Zahire bakarak, batın hakkında hüküm vermeyelim, çok yanılırız.


Dürüst temiz bir hayat yaşarsak, her an Allah'a Peygambere yaklaşmaya çalışırsak, batınada inebiliriz.


Mana hayatı şu; Ben nasıl adam olabilirim? Ben nasıl Peygamber'e yaklaşabilirim, ben nasıl kafamı arıtabilirim ? DİYE DÜŞÜNMEK MANA HAYATINA DAİRDİR.


Siz, siz olun olayları genelleştirmeyin. Bir insan için şifa olan bir davranış, bir diğer insan için zararlı olabilir.


Sevilmek ve anlaşılmak... Hayatın en önemli iki duygusu.


Mutlu ve huzurlu olmanın iki şartı var: Her gördüğünü Hızır, her geceni Kadir bileceksin.


                                           SABRİ TANDOĞAN


 (Bayram Bey yine ses cihazının düğmelerine dokunuyor. Türk Müziğinin ölümsüz eserleriyle başbaşa kalıyoruz. )


                                      F. Gül


 

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]