Aziz Büyüğüm ve Çok Değerli Dostlar,
Hepinize 2010 yılını tamamladığımız bu güzel Cuma gününde yepyeni hayırlı, güzel hizmetlere vesile olmamızın nasip edileceği yeni bir yıl diliyor ve inşallah sitemiz çatısı altında Sayın Büyüğümüzle nice yıllar sağlık, huzur ve hizmet aşkı içinde birlikte olabilmeyi niyaz ediyoruz.
Hepinize en içten duygularla selamlar, sevgiler, saygılar.
Çiğdem Seçkin Gürel
SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİNDEN NOTLAR-7
10 Temmuz 1999, Cumartesi
Sabri Tandoğan
Konu: DİNLEME SANATI
Birçok boşanma davalarının temelinde kendini ifade edememe vardır.
Hayat sürekli yenileniyor. Hayat demek yemek yemek, para kazanmak demek midir? Uyumak mıdır?
Peygamber Efendimiz (S.A.V) “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” buyurmaktadır.
Kendimizi sürekli tazelemek, yenilemek zorundayız. Yoksa insanlar bir süre sonra aramazlar. Sizi hep belli şeylerden bahseden, eski anılarını tekrarlayan birisi olarak görürler. Öyle de olur zaten.
Halbuki her gün kitap okuyarak, sanat dergilerini okuyarak, sanatçılarla arkadaş olarak, güzel şiirler okuyarak, dua ederek biz de o cıvıl cıvıl sonsuz güzelliğe erişsek ne kaybederiz efendim.
Zihnimizin de kendini geliştirmeye ihtiyacı vardır. Bunun bir yolu da dinlemektir. Dinlemek asla pasif bir olay değildir. Karşıdakinin neler söylediği değil, nasıl söylediği çok önemlidir. Bunu çok iyi incelemelidir. Bir de; (belki de en önemli olanı) karşımızdakinin söylemediklerini de onun halinden, duruşundan çıkarmaktır, bu ne güzeldir. İnsanlar bazen bazı şeyleri söyleyemezler, bundan çekinebilir, korkabilir, üzülebilirler. İşte önemli olan konuşanın halinden, tavrından, yüz ifadelerinden bunun farkına varmaktır. Bu aynı zamanda bir zeka işidir. Mesela bir politikacı bu şekilde karşısındakini daha iyi tanıyabilir, bu iş ilişkilerinde de, karı koca arasında da vardır, olmalıdır. Onun söyleyemediklerini anlayarak daha gerçekçi kararlar verilebilir, mutlu olunabilir.
İnsan kendisini anlatabildiği zaman mutlu olur, deşarj olur. Toplumdaki bu boşanmaların, birçok kötü olayların karşısında bu deşarj olamama vardır. Karşıdaki eğer esneyerek, uyuklayarak dinliyorsa bu olmuyor. Bu dinleyememe, iyi bir evlilik yapmaya da engel oluyor. Eğer mutlu olmak istiyorsak, dinleme sanatına hayatımızda yer vermek durumundayız.
Konuşan da tabi dinleyeni sıkmamalıdır. Bu da ayrı bir konudur.
Dinlemeyi bilmenin ben hayatın en önemli olayı olduğunu düşünüyorum. Her gün kendimi daha iyi bir dinleyici olmaya yöneltiyorum.
Siz de insanları iyice dinleyin ki onlar da sizi dinlesinler, anlasınlar.
Japonya’da dinleme sanatı üzerine yedi kitap varsa, konuşma sanatı üzerine bir kitap yazılmıştır. Bunda dikkate değer bir nokta vardır. Üzerinde düşünmek gerekir.
SABRİ TANDOĞAN