Merhaba Babacığım, pamuk ellerinizden öpüyorum.
Öncelikle Çiğdem Abla'ya teşekkürlerimi iletmek istiyorum yine muhteşem bir sunum ile bizleri başbaşa bıraktığı için. İçimiz aydınlandı, aşk ve güzellik dolu bir Hanımefendi ile tanışmanın mutluluğunu yaşadık.
Babacığım, Ahmet Hamdi Tanpınar "Huzur" adlı romanında İhsan'ın ağzından, huzuru bir türlü bulamayan ve aslında onun ne olduğunu da bilmeyen Suat'a şöyle sesleniyordu: "Her yerde ancak getirdiğini bulabilirsin!" Bu cümle beni çok etkilemişti, insan ilişkilerine bir de bu açıdan bakmamı sağlamıştı. Daha sonra bu cümlenin "Her yere ancak getirdiğini verebilirsin!" şeklinde genişletilebileceğini düşündüm. Eğer bir sabah içimiz negatifliklerle dolu olarak evden çıkarsak zannediyorum ki bunu akşama kadar parça parça etrafa yayarız. İş ve aile hayatındaki ikili anlaşmazlıklarda bunun çok büyük bir payı olduğunu düşünüyorum. Tıpkı salgın hastalık virüslerinin yayılması gibi içimize doldurduğumuz bu negatiflikleri de yayıyoruz, ve bunları yaymak için de bir sebep olmasına gerek yok. Burada önemli olan sanırım bu virüsleri üstümüze bulaştırmamak ve elbette ki bu virüslerin taşıyıcısı olmamak. Bunun ise tek bir yolu var: Her an Allah ile beraber olmak. Nasıl ki "Şeytan Allah'tan uzaklığın sırrı" ise o halde Allah ile dolu olan yerde şeytanın da negtifliklerin de işi yok. Önemli olan bizim içimizde ne taşıdığımız. İnşallah doğru olarak anlayabilmiş ve aktarabilmişimdir Babacığım. Pamuk ellerinizden öpüyorum ve bütün Gönül Dostları'na gönülden selamlarımı gönderiyorum. Bu satırları yazarken Münir Nurettin Şelçuk sesleniyor Yahya Kemal'in kaleminden: "Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül..."
İnşallah her günümüz birbirinden güzel olur...
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
“Allah’ım, beni bir an, bir andan da kısa bir zaman nefsime bırakma.” Yazan "Neva"
Cvp: “Allah’ım, beni bir an, bir andan da kısa bir zaman nefsime bırakma.” Yazan Sabri Tandoğan