Sayın Melih Bey,

19.1.2011 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, kainatın en önemli meselesine değinmişsin. Asırlarca evvel Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri feryad ediyordu. Sesini duyurmak için çırpındı. İslam alemi diyordu bir felakete doğru gidiyor. Medreselerde müspet ilimler kaldırıldı. Bu memleketimizin de bütün İslam dünyasının da felaketine yol açacak. Hale bakın, elin oğlu çıkıyor Gazze’yi perişan ediyor. Oturulacak çatı altı, yiyecek lokma ekmek bırakmıyor. Hepsini mahvediyor. Bütün İslam dünyasında çıt yok. Sesini çıkarmak isteyenler de sözümona çağdaş geçinen şerefsizler tarafından alaya alınıyor. Bakıyoruz insana faydalı olan şu anda mutfaklarımızda kullandığımız bütün eşya hep Batılılar tarafından yapılmış. İslam dünyası yesin, içsin, gülsün, eğlensin...  ömrünü lay lay lomla geçiriyor. Eğer onaltıncı asırda Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin sözlerine kulak asılsaydı biz de böyle parazit olmaz, bilim alemine katkıda bulunurduk. Hala daha bu uyuma devam ediyor. Rahmetli babannemin tabiriyle “Ver yesin, ört uyusun” bir hayat yaşanıyor. Önemli olan tevhidi yaşayabilmektir. Önemli olan madde ile mana, ruh ile beden, kadın ile erkek arasında en güzel dengeyi sağlayabilmektir. Ben de şu ihtiyar halimle gece yarısı herkes horul horul uyurken aç biilaç, susuz uykusuz çırpınıp duruyorum. Ama adına üniversite denilen ölüm uykusuna yatmış leşler kendi bildikleri gibi bütün zamanlarını içkiyle, dedikodu ile birbirinin ayağını kaydırmakla, nasılsa tertemiz nur gibi, pırlanta gibi kalmış memleket çocuklarını yobaz, gerici, mürteci, çağdışı kalmış diyerek hayatın dışına itmektedirler. Bu it güruhu acaba ne zaman uyanacak? Ne zaman akılları başlarına gelip tertemiz kalmış insanların ellerinden tutacaklar?...

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :