Sayın “Nar Çiçeği”,
1.12.2006 tarihli mailinizi aldım. Efendim, kısacık mailinizde o kadar önemli bir meseleye değinmişsiniz ki inanın okuyunca ürperdim. Bu rezil, kepaze, bu çirkin önyargılar ne yazık ki bir siklon rüzgarı gibi ülkemizi de, bütün dünyayı da kasıp kavuruyor. Ve ne yazık ki büyük kitleler rüzgarın önündeki bir yaprak gibi bunlara kapılıp gidiyorlar. Evet, çok haklısınız günümüzde nerdeyse paraya, maddi değerlere tapılıyor. Ama o çılgınca servetlerin içinde yüzen insanlara bakıyorsunuz hepsi mutsuz, hepsi huzursuz, hepsi bunalım içinde. Ama gördükleri acı örnekler bu mala, paraya, maddiyata tapan insanları hiç mi hiç etkilemiyor. Bir evlilik haberi duyulduğu zaman ilk sorulan soru şu oluyor, “Kız güzel mi, oğlan zengin mi?”. Ne budalaca, ne sersemce soru bunlar. Kız güzel olmazsa ne olur, oğlan zengin olmazsa kıyamet mi kopar? Biz, “Ben fakirliğimle övünürüm” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Bu rezilce para ve mal düşkünlüğü nereden geliyor? Bir genç kız çok güzel olmayabilir ama kibarsa, asilse, ince ruhluysa, hassassa, kültürlü ise, zarifse, onun yanında sadece bütün meziyeti yüz güzelliği ve vücut güzelliği olan ama saygısız, ama küstah, laubali, ağzında papuç gibi ciklet, moda diye her rezilliği kabul eden bir genç kız ne ifade eder? O sadece bir zavallı değil midir? Hem de utanç veren bir zavallı. Ne yazık ki insanlar maddeyi put haline getirdikleri sürece hiçbir zaman ne bekarlıklarında, ne evliliklerinde asla mutlu, huzurlu olamayacaklardır. Artık bugün tenkid, eleştiri, iğneleme, laf sokuşturma salgın, bulaşıcı bir hastalık gibi toplumun bütün katmanlarına girmiş durumda. Herkes bunu kendinde bir hak olarak görüyor. Ömrünü okumakla, ibadetle, kendini yetiştirmekle, insanlara hizmeti aşk alini, haline getirmekle geçen insanlar onların tırnağı bile olamayacağı kimseler tarafından yerden yere vuruluyor, taştan taşa atılıyorlar. Acaba bunlar hayatlarında bir kere olsun düşünüyorlar mı, ben bu tenkidi yapıyorum ama buna hakkım var mı, ben kimim, ben kaç paralık adamım, bu topluma, bu insanlara hangi değerleri, hangi güzellikleri kazandırdım. Evet, tenkid, tenkid, sadece tenkid. Acaba bir kere Yunus Emre gibi
“Miskin Yunus sen seni
Bir adam mı sanırsın
Halini, mikdarını
Bil derlerse ne dersin”
demek akıllarından geçiyor mu? Ne gezer. Acaba onlar “belhüm adal” (hayvandan daha aşağı) bir hayat yaşadıklarının farkındalar mı?
Değerli Nar Çiçeği, biz böyle olmayalım. Biz elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar saygı dolu, edep dolu, incelik dolu, tevazu dolu olalım. Hindistan’ın yetiştirdiği en büyük insan Mahatma Gandhi diyor ki, “Sabahleyin evden çıkarken kendimi ayakkabımın üzerindeki bir toz zerresinden daha büyük görsem ağlayarak Allah’a yalvarır, af dilerim”. Sevgili Nar Çiçeği, biz de sabahleyin evden çıkarken kendimizi bulunduğumuz şehrin en hatalı, en kusurlu, en günahkar insanı kabul edelim. Ve ellerimizi açıp “Allah’ım bu şehirdeki velilerin, güzel insanların yüzü suyu hürmetine bizleri affet, iyilerin yolundan gitmemizi bizlere nasib eyle” diyelim. Belki bir sabah duamız kabul edilir de bizler de o sonsuzluk kervanına dahil oluruz. Sitemize değer ve güzellik katacak yeni maillerinizi özlemle bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
İki güzellik Yazan Nar Çiçeği
Cvp: İki güzellik Yazan Sabri Tandoğan